Sorumlulukların arttığında,hayatın acı gerçekleriyle karşılaştığında kendini güvensiz hissettiğinde, daha çok korktuğunda , başarılı anlarını paylaşacak biri olmadığında ya da hatalarını danışacak bir omuzun olmadığı zaman yalnızlık ağır gelir.
şimdi şu anlatacağımı oku, sonra gözlerini kapa ve bi düşün.
tek başına bir evde yaşıyorsun. yalnızsın.
çok da şikayetçi değilsin ama yalnızsın işte.
bi anda çok fena sıkışıyorsun, karnına ağrılar giriyor, belli ki mideni bozmuşsun.
koşarak tuvalete giriyorsun ve hızlıca pantolonu indirip patır patır sıçmaya başlıyorsun.
rahatlıyorsun...
Sonra kafanı kaldırıp bakıyorsun; tuvalet kağıdı bitmiş.
işte yalnızlığın ağır geldiği bir an.
içeriye birine seslenemiyorsun bile,
kıçın o halde kalkıp alacaksın...
çok ağır...
yalnızlık acayip ağır.
neyse ki beybi feysim ve bu kadar yakışıklı olduğum için her an seksiyim.
hasta olduğunuz, rahatsız olduğunuz anlardır. sırtınız açılmış uyuyup sabah kaskatı kalktığınız anlardır. parası neyse vereyim, biri sırtımı örtse yeter dediğiniz anlardır. yağmurda şemsiye açmak istemediğiniz, tekim amk ıslansam ne olacak anlarıdır. kahvaltı hazırlamaya vaktiniz olmadığı için, ofiste aç kaldığınız anlardır. güzel bi' günaydına muhtaç halde uyuduğunuz gecenin sabahına küfürlerle uyandığınız anlardır. sırtınızın bi' bölümünün hep kirli kaldığı, bir hafta içinde 2 gömleği döndüğünüz anlardır. ne kadar yetmeye çalışırsanız çalışın kendinize; 'neyleyim sarayı, içinde yar salınmadıkça' anlarıdır.