gece olduğunda vuruyor bende. sanırım geç uyanmak ve sıcaktan hissizleşmekten mütevellit bu saatler vuruyor. öyle ya da böyle, acıyı bir bedende tüm hücrelerde hissetmek, paylaşamamak ve nafiz vücudumun en derinine kadar içimde hissetmek bunu, bana yalnızlığı unutturmuyor.
-kıbrıs'ta yaşadıgım dönemde babam yanıma gelmişti tatil için. 1 hafta kaldı gitti. gittiği günün akşamı işten çıkıp eve geldiğimdeki o '' ses yok,nefes yok. bomboş ev '' hissiyatı.yanlızlıgı iliklerime kadar hissetmiştim.
-doğum günü sikimde olmayan insanların,sırf storylerine baktıgım için '' lan storysine baktıgımı gördü bari yalandan kutlayayım'' diyerek kutladıgım insanlar çok olur. gün geldi benim doğum günüm geldi,arkadaşımla story attım. 110 kişi story gördü. yakın oldugum insanlar bile kutlamadı. 2-3 kişi belki. bu baya derinden hissettirmişti.
-ameliyat olacaktım. en yakın arkadaşım sabah beni hastaneye bıraktı. tek başına o ameliyata hazırlanmak,çıkmak. oda da kimse yok. tek başına narkozun etkisinin bitmesini beklemek.
iyi de olum siz gerzek misiniz yalnızlığı anlamak için yarıca bi aydınlanma yaşıyorsunuz?
ben pek severim valla hep de yalnızlık için çabalarım
gereği yok çok insanın
hatta insanın gereği yok bence.
Etraf kalabalık bir sürü insan var.. arkadaşların, ailen, dostların, sevgilin her neyse işte hepsi yanında. Ama senin Kafanda bir sürü düşünce, sorun, dert var. hiçbirinin varlığı, desteği çözüm değil. işte o yalnızlığın farkındalığı çok zor.
Kendini gerçekleştirme potansiyelinin farkına vardığında kendini yeniden inşaa etme süreci başlıyor çok çetrefilli buna da hayat diyorlar sanırım.
Yalnızlık yoktur , onu (var eden) değerli kılan kuru kalabalıklar, geçmişte (gençlikte) menfaate ve yanlış çevre seçimine binaen oluşan travmalar sonucu seçilmiş yarı münzevi yarı kötürüm yarı şüpheci çokça bohem (savruk) hayatlar vardır.
En çaresiz anınızdır. normalde yanınızda biri olmasa eksikliğini hissetmezsiniz belki ama çaresizken bir dayanak arıyorsunuz. O zaman yalnızlık fazlasıyla hissettiriyor kendini.
hayata tek geldigin tek gidecegin.
tabi ki yolda yollarımızın kesistikleri, canımıza can katanlar olacak.
hatta gunu gelecek olumune sevdiklerimiz olacak. onun yasaması icin kendi canımızı feda edebileceklerimiz olacak.
ama temelde bagımsız bir birey oldugumuzu hayatta kalmak icin unutmamamız lazım.
ben eski esime asıktım.
once 3 sene aynı evde yasadık. sonra evlendik.
velhasılı o 3 sene beraber yasadıgımız donemlerde bazen annesi 2-3 gunlugune alıp tatile gotururdu. ben onu o kadar ozlerdim ki ve ozlemine o kadar dayanamazdım ki o donene kadar uyku ilacı alıp uyurdum. dusunun nasıl bir ask ve baglılık.
bosanalı 10 sene oldu. o birkac gun ayrı kalamam dedigimi 10 senedir gormuyorum ve hala hayattayım.
ha ben her sey gecerlere de inanmıyorum.
eksiliyorsun cunku. yeri de dolmuyor. sadece zamanla yoklugunu kanıtsıyorsun ama hala eksiksin.
Hayatın uçurumun eşiğinde olduğu, elinden hiçbir şeyin gelmediği ve gelse de mecalinin olmadığı halde oturup konuşacak bir kişinin bile olmadığı, oylece uzanıp boşluğa kitlendiğin anlardır.
Bugün tam 4 arkadaşıma gel kahve ısmarlayayım diye teklifte bulundum. Hepsi bir bahane ile geçiştirdi beni. Ulan ne kaşar mahluklarsınız. Bir bardak kahve lan bir bardak kahveeee. 45dk lan kitapsızlar. Belki bir problem var, belki paylaşmam gereken bir olay belki yardım gereken bir konu var. Püü Allah cezanızı vermesin.