insanlarla ilişkim iyi ve çok olmasına rağmen yine yalnızlık hissediyorum. bence ruhsal bir olay yalnızlık. her ne kadar çevrenizde sizi seven insanlar da olsa yine yalnızlık çekebiliyoruz.
çünkü ruh halimize uygun insanlar düşüncelerimize duyarlı insanlar yok.
hani o aşık olduğunuz veya sevdiğiniz karşı cins bile bunu becermiyor. çünkü o sizin eksik yanınızı tamamlayabiliyor sadece. ama yalnızlığınız eksik bir yan değil ruhsal bir ironi.
çaresi ne peki en mutlu olduğunuzun yanında olmak en azından bir süre de olsa aklınıza yalnız olduğunuzu getirtmiyor.
Edit: Tek cümleyle anlatmak biraz yapıma aykırı. Ama yinede yazayım.
“Yalnızlıktan şikâyet ediyorsun... yalnız olmak ne demektir? Acaba insanlarla temastan uzak olmak mıdır? Yahut her türlü yardımdan mahrum kalmak mıdır? iyi ama, düşün ki cemiyetin ortasında, aile içinde, dostlar ve komşular arasında da insan ekseriya yalnız olduğu zamankinden daha az yalnız olmaz... yalnızlığı ortadan kaldıran, her hangi bir insanla buluşmak değildir; belki, faziletli, vefalı ve yardımsever bir insanla görüşmektir.”
buzdolabında bozulmuş ezine peyniridir,
demlikte çürümüş çay yapraklarıdır,
tozlanan ev, yıpranan bağlardır,
son kullanma tarihi geçendir,
soğuktur, üşümektir,
hayatı ertelemektir,
yarım kalandır.
Yalnızlık karpuz alamamaktır. Çünkü o karpuzu tek başına bitirememek gerçeği midene oturur. Eski zamanları düşünürsün, anız kokan yaz akşamları balkonda yediğin karpuzları.
Yalnızlık yarım karpuz kestirememektir. Onu bile çok görürsün. Evine gidip bir sigara daha yakarsın. Gülersin, küfredersin. işte o zaman sevmezsin hayatı, bir fiske ile izmarit atarsın karanlığın ortasına.