Mutluluğun gözü kördür,
Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır.
Mutluluk yalnız kendisini görür;
Unutur bu yüzden ilkin kendisini.
Yalnızlık kendi tutukluğunda özgür,
Boyuna bekler dönsün diye sesini.
Mutluluk alışır kendisine, ölümden beter;
Borçsuzluğuyla övünür, ama kedisi doğurmaz.
Yalnızlığın gidecek bir yeri yoktur;
Boyuna kapısına döner, açan olmaz.
Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var..
Her ikisinin de saksılarında çiçek.
Biri hep başka bir renkle solar,
Öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.
mutluluğun gözü kördür,
yalnızlık sağır.
ondandır biri tökezleyerek yürür,
öbürü uykusunda bile bağırır.
mutluluk yalnız kendisini görür;
unutur bu yüzden ilkin kendisini.
yalnızlık kendi tutukluğunda özgür,
boyuna bekler dönsün diye sesini.
mutluluk alışır kendisine, ölümden beter;
borçsuzluğuyla övünür, ama kedisi doğurmaz.
yalnızlığın gidecek bir yeri yoktur;
boyuna kapısına döner, açan olmaz.
mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var...
her ikisinin de saksılarında çiçek.
biri hep başka bir renkle solar,
öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.
--spoiler-- Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var..
--spoiler--
hayata tutunmak için küçük mutluluk parçaları yetecek belki. ama ne gerek vardı ki ısrara.
yaşanmışlar içinde baki kalacak ancak yalnızlıktır..
özdemir asaf'ın zeka ve duyarlılığını ustaca konuşturduğu şiirdir.
--spoiler--
mutluluk yalnız kendisini görür;
unutur bu yüzden ilkin kendisini.
yalnızlık kendi tutukluğunda özgür,
boyuna bekler dönsün diye sesini.
--spoiler--
Her sene yılbaşında bir klasiktir. Basında günlerce istatistikler yayınlanır. Bunların içinde en çok nüfusla ilgili olan istatistik benim dikkatimi çeker;
Ülke nüfusu Yetmiş altı milyona dayandı, en kalabalık şehir istanbul, ikinci sırada vs vs.
Bu istatistikte dikkat çekiçi ne var diyeceksiniz. Bu kadar kalabalığın yalnızlığımızı unutturmadığı gerçeği dışında hiç bir şey yok aslında. Sadece bir rakam işte.
Artan nüfusun içinde kafa dengi, ruh ikizimizi bulma ihtimalimizin artması gerekiyor, sonuçta bu bir matematik, istatistik bilimi böyle söylüyor. Gelin görün ki gerçek öyle olmuyor. Daha büyük bir kalabalıkta, daha büyük bir yalnızlık yaşıyoruz. Yalnızlığımızın acısı ve şiddetini artıyor.
Madem yalnızlığımız var ve değişmiyor. Acaba onunla mutlu olabilirmiyiz, deneyelim mi ?
Özdemir ASAF bir şiirinde
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
Derken, sitem mi etmişti, yoksa mutlu muydu? Yalnızlığıyla bilmem ama benim gördüğüm kadarıyla biz yalnızlığımızı paylaşamayacak kadar seviyoruz. Yalnızlık sevilir mi demeyin. Yalnız olmayı tercih etmeseydik etrafımızdaki insanlara burun kıvırıp bir kulp takmaz ve yanımızdan uzaklaştırmazdık. Yalnızlığımızla baş başa kalmak için ortam hazırlamazdık. Aslında bu bir nevi örtülü tercih.
Bazen de biz etrafımızdaki insanları ölçüp biçip yanımızdan uzaklaştırıncaya kadar, onlar hızlı davranıp bizi yalnızlığa mahkum eder. Birinci durumu bizim için bir olgunluk göstergesi olarak görürken, ikincisini bir yenilgi olarak kabul etmek sadece yanılgı, pis bir gururdur. Tekmeyi vuran biz olacaktık belki ama sonuç değişmeyecekti.
Hem o kadar da kötü değil sanki yalnızlık. Kalabalık içinde şuursuz bir şekilde koşuştururken hayatla olan muhasebemizi yapmak ve sonrasını planlamak için kendimizle başbaşa bir randevu gibi düşünebiliriz. Bazen bu randevunun süresi bizim elimizde olmayabilir, uzayabilir. Ama bu planlar yapılmalı ve ara sıra bir güncellenmeli değil mi ???
Yalnızlık yokluk da değil aslında, olgunlaşma sürecinin demlenme aşaması olarak görebiliriz. Kendimizi tanıma ve büyüme fırsatıdır. Başımız her sıkıştığında etrafımızda birilerini bulamayacağımız için kendi kendimize sorunların üstesinden gelme yeteneğini geliştiren bir kurstur.
Üstelik çok da sadıktır yalnızlık. Ne dostlarınız tam zamanında yanımızda olabilir, ne de biz dostlarımızın yanında. Ama öylemidir yalnızlık, her defasında ve tam zamanında yanımızdadır. Hiç usanmadan, sıkılmadan. Günlerce bizimle kalır, eğer biz istersek. Ne gidecek bir yeri vardır ne de yapacak başka bir işi.
Çok büyük bir özgürlüktür yalnızlık. Hayatın cenderesinden geçerken sorumluluğunu taşıdığımız insanlar yoktur yalnızlıkta. Hayatımızla ilgili kararlar alırken düşünmemiz gereken kimse de yoktur, sadece kendimiz. Yaptıklarımızdan alınacak, üzülecek kimse de yoktur. Hiç kimseyi üzme korkusu olmadan istediğimizi yapabiliriz.
.
Eğer biraz daha devam edersem kendim bile inanacağım yalnızlığın güzel bir şey olduğuna .
Yalnızlığı sadece yalnış insanlarla bir arada olmaya tercih edilebilirim. Onun dışında benim tarzım değil. Sizi bilmem
Giderek yabancılaşan ve yalnızlaşan bireyler oluyor artık dünya. içinde toplumsal kaideler barındıran yalnız bireyler. Bu yalnızlık fiziksel değil ama içten içe yalnız kalabalıklar doğuran bir yalnızlık. Bizlerde sosyal hayvanlardanız ama artık bu sosyallik çıkarlar için evet sosyalliğin özünde zaten çıkar vardır ama bu çıkar artık hayatta kalmak uğruna değil diğerlerinin üstünde yükselme üzerine kurulma. Bu biraz da modern kapitalizmin getirisi. Evet belki dünya global ama hiç bu kadar yalnız ve çıkarcı olmamıştı. Yalnızlığın acısı yalnızken var ama en çok da dostlarının yanındayken ortaya çıkıyor. Bir buluşturabilsek içimizdeki yalnız toplulukları artık eskisi kadar yalnız olmayacağız belki ama işte hepimizin içinde hiç yağmayan yağmur bulutları gibi bekleşip duruyorlar bizse yağmura hasret çorak topraklar gibiyiz giderek çölleşiyoruz. Bazen kervanlar geçiyor içimizden yanlışlıkla su döküyorlar ama dindirme ki koca çölü bir kaç damla su. Çöl bir paradoks gibi çöl çölü doğuruyor. Hissediyorlar günümüzde artık çölden en uzak denizlede bile çölün etkisi.