Bavulları hep toplu durmalı insanın.
Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı.
Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli.
ihanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı.
Yalnızlığa alışmalı.
Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma, günümüz borsasının değer kaybeden hisse
senetlerinden biri artık.
Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı.
Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır.
işte o yüzden alışmalı yalnızlığa.
Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan. Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı. Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli. Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı.
Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına.
"Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşılsa yalnızlık olmaz" dizeleriyle başlamalı güne.
Telesekretere "şu anda size cevap verebilecek kimse yok" denmeli, "... belki de hiçbir zaman olmayacak..."
Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı.
Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır.
Haklılığın onuru yaşatır insanı. Susmanın utancı öldürür.
O yüzden en sessiz gecelerde ''doğruydu, yaptım"la teselli bulmalı insan.
Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı.Kendiyle
hesaplaşmaya çalışmalı.
Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır
olmalı.
Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözüpek olabilmeli.
Sessizliği, sese dönüştürebilmeli.
Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan.
Yollarla barışmalı.
Yalnızlığa alışmalı.
insan bir zamandan sonra zaten yalnız kalır.yalnız kalmadan önce yalnızlığa alışmak gerekir.kötüdür yalnızlık. tüm yaşadıkların üstüne üstüne gelir.düşünmeye zaman bulamadığın birçok şeyi düşünmeye başlarsın.
can dündar'ın Hayata ve siyasete dair adlı müthiş kitabında yer verdiği bir yazısı. bugün okunması yalnız insanlarda bir positif havaya neden oluyor. *
hayatta kendinden daha önemli bir şeyin olmadığını farkedip, tek başınalığa, kimsesizliğe belkide çaresizliğe ayak uydurmaya çalışmaktır. zaten yalnız değil midir insan hayata gözlerini ilk açtığı andan itibaren? peki ya aydınlıktan karanlığa göçerken.. insan doğarken yalnız doğar ya! ahh birde bu hayattan göçerken yapayalnızdır.. önemli olan pes etmemek, yorulmamak, buna alışmak yerine elden geldiğince içindeki çaresizlik duygusunu kendinden km' lerce uzak tutmaktır.
insan doğunca değil, büyüyünce yüzleşiyor kendisiyle. tutunduğu her şeyin kırıldığını, yok olduğunu görünce de; ister istemez kendisine tutunuyor...
zuhal olcay'ın sesiyle yaşattığı şarkının anlattığı gibi; "yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin..."
"yalnızlığım;
yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin...
yalnızlığım;
kanımsın, canımsın;
sen benim çaresizliğimsin...
yalnızlığım,
bugunum, yarınım; sen benim hüzünlerimsin...
yalnızlığım;
tek bilebildiğim,
sen benim vazgecilmezimsin..."
her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın bir yaşama sırasında
tek sermayesi, sahip olduğu tek şeydir
kıymetini bilmelidir, dedi.
yalnızdır insan
hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır.
kalabalık yalnızlıklar, yalnız kalabalıklar oluşur şehir şehir ülke ülke.
kalabalık arttıkça artmaktadır yalnızlık da.
insan bir ölümü istemez, bir de ondan beter bir yalnızlığı
ama ikisi de muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında.
ölümün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var, dedi.
tek çaresi aşktır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın
aşk da zaten iki yalnızın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır, dedi
tahammül etmek-alışmak.. sevme aşaması var mı bilmiyorum. varsa da tek kişilik bir oyun ya da bir illüzyon olabilir ancak.. bilemiyorum. kafam bu gece yine çok karışık sözlük!
göçüp giden dostlarla birlikte elden gelmese de mecbur kalınandır. yapacak başka bir şey yoktur çünkü. giden gitmiştir, geride seni bırakmıştır bir. işte o zaman yapılacak tek şey; yalnızlığı kucaklayıp, onu sevdiklerin yerine koyabileyi başarmaktır. yapılamadığında durum hepten vahim bir hal alabilmektedir.