Yalnızlığa alışmak diye bir sey yok.yalnızlığı sevmek diye bir şey var ve bu ara o kadar çok seviyorum ki elimden geldikçe insanaladan uzak duruyorum ama keşke onlarda benden uzak dursalar.
Güzel ama aynı zamanda tehlikeli bir alışkanlığa dönüşen durumdur.
Zaman geçtikçe sınırlarını tamamen kendinizin belirlediği hayatınıza kimseyi alamaz hale gelirsiniz ki aslında asıl tehlikeli olan budur.
Bundan keyif de almaya başladıysanız hele geçmiş olsun artık kronik bir yalnızsınızdır.
Çok tehlikeli bir kabulleniştir. Sinsice sarar etrafınızı. Birçok nedeni vardır aslında : asosyallik, insanları gerçekten tanımak, derin bir aşk yarası vs. Ama sebep ne olursa olsun eğer tam anlamıyla alıştıysanız yalnızlığa... Geçmiş olsun. Hayatınızdaki insanlarla en fazla iş ilişkilerinde mecburiyetten muhatab olursunuz varsa da eskiden beri sizinle olan birkaç arkadaş. Çünkü aksini yapamazsınız. Bu özgürlük atfı yapılan kavramdan isteseniz de kurtulamazsınız. Ben bu lanete esaslı bir ilişki sonrası bulaştım. Merak etmeyin öyle ergen tribi içeren bir acı değildi. Aldatılmanın haklı acısıydı. Akabinde kendimi kısa bir süre kapattım(2 yıl) sonrasında çok yalnız olduğumu, telefonumun hiç çalmadığını, eğlenecek bir kız arkadaşım olmadığını fark ettim. Birkaç çabadan sonra anladım ki kendimle o kadar zaman geçirmiş ki tanıdığım tek insan kendim kalmışım. Benim gibi olmayan insanlara ( yani kimseye) tahammülüm kalmamış. Bilhassa kadınlardan nefret eder olmuşum. ilgi merakları, içi boş egoları, harikulade donanımsız olmaları vs onlara katlanmamı imkansız hale getirmişti. O günlerin üstünden 3 yıl daha geçtiğin de bugün değişen hiçbir şey yok. Asosyallik bir yana aseksüel birisi de oldum. Bunca zaman çeşitli nedenlerden dolayı girdiğim ortamlarda ( en başta değerli birkaç dostumun emrivakileri) birçok defa bi kadınla yatağa girme şansım varken kaçmak için uydurduğum yalanlara inanamazdınız. Daha da çok şey söylerim de şimdilil yeter.
Velhasıl ben artık tam bir "yalnız" olduğum için hayatım çok kolay geçiyo. Derdim yok çok şükür. Sağlığım da yerinde. E haliyle her şeyi tek başıma halledebiliyorum. Zamanın kendime ait olduğu için bu yıllarda yabancı dil öğrendim, birçok sanat dalıyla ilgilendim, iyi bir üniversiteyi bitirmek üzereyim yani yalnız olduğum için iyi bir kariyerim de olacak. Ama Çok nadiren bir burukluk oluyor içimde, o da sevilme arzusu. Kimse tarafından sevilmediğimi düşünmek içimi burkuyor ama insanlardan kaçtığım için bir daha asla sevilmeyecek olduğumu bilmek beni üzüyor.
Bu dediklerimi düşünün. Eğer bunları göze alıyorsanız, yalnızlık tam size göre. Lanetlenebilirsiz.
Bedenin etrafı ne kadar kalabalık olursa olsun, kafanın içindeki kalabalığı tercih etmektir.
Öyle ki; tek gerçek içerdeki kalabalık. Etrafındakiler sadece sahte suretler.
aslında yalnızlığa alışmak zorunda bırakılıyoruz da alışıyoruz. sorsanız herkesin bir sosyal hayatı, bir aktiviteleri, gezecek; tozacak; eğlenecek arkadaşları var. sosyal medyadan örnek verelim, o sahte gülüşler ile sosyal medyaya attığımız fotoğrafların altında kim bilir ne büyük yalnızlıklar, ne büyük kırılmışlıklar var. hayatımız diğer insanlara karşı yalanlar üzerine kurulmuş sanki. en önemlisi kendimize yalan söylediğimiz, kendimizi kandırdığımız bir yaşamımız var.
yalnızlığa alışırsanız hem iyi hem kötüdür. çünkü bir gün yalnız olmayacağınıza dair fırsat gelirse, alışmaktan bırakamayabilirsiniz. ki alışmasanız bile; yalnızlık hep insanı kendine çekmeye çalışır aslında. bırak beni git , yalnız olma demez yani.
--spoiler--
yalnızlığa mı alışılır yoksa
yalnızlık mıdır bizi kendine alıştıran
çaresizlik mi sever yalnızlığı yoksa
yalnızlık mı bırakmaz çaresizliğin yakasını
hayat seçtiğinde hangi sahneyi oynayacağımızı
yalnızlık her daim bekler perdenin ardında
perdenin önünde hangi seçimi yapacağımızı
kimi yalnızlığı seçer, kimiyse seçmez
ancak yalnızlık her daim bekler perdenin ardında
sabırla ve usulca, oyunun biteceği anı.
--spoiler--