neresinden bakılırsa bakılsın,
her cümlede bir çift göz vardır
ve her noktada bir insan.
o insan ki, bakar ve bize ve ötemize;
ve o insan ki; giyindiği zamanın gerisinden sorar
hep
kaygılanır, duraksar ve sessizdir;
ve geldim demenin bir sessizliği varsa, öpüşelim
demenin, sen hala gitmiyor musun demenin ya da
ölmek istemenin bir sessizliği varsa,
kelimeleri de vardır sessizliğin
duruşun kelimeleri vardır;
bakışın, uzanışın,
gülüşün...
ama, yalnızlığın kelimeleri yoktur.
o, bütün kelimelerden oluşmuş bir kelimedir.
hasan ali toptaş ın şiir kitabının ve tüm şiirlerinin adıdır yalnızlıklar
ilk defa güneşin kızları dizisinde dinlediğim, bir döneme damgasını vuracağa benzeyen bunalım şarkı. sevgilisinden yeni ayrılanlara veya karşılık bulamayanlara tavsiye edilmez, 1 doz kadar tok karına mutluyken alınız.
Başka gözlerle insanlara dokunsam,
Ben görünmez miyim?
Aynı dillerde konuşsam,
Yetmez miyim?
Kendi hikayemi yazmaya çalışsam,
Ben yenilmez miyim?
Hiç değilsin,
Korkmam yalnızlıktan,
Kapat gözlerini...
Seni görenler dağılsın,
Ahhhh...
Kalmaz yalanlar kimseye,
Bozmaz hayaller o zaman
Ahhhh...
Hala umudum yanında.
Başka gözlerle insanlara dokunsam,
Ben görünmez miyim?
Aynı dillerde konuşsam,
Yetmez miyim?
Kendi hikayemi yazmaya çalışsam,
Ben yenilmez miyim?
Hiç değilsin,
Korkmam yalnızlıktan,
Kapat gözlerini...
Seni görenler dağılsın,
Ahhhh...
Kalmaz yalanlar kimseye,
Bozmaz hayaller o zaman
Ahhhh...
Hala umudum yanında.,
edit: daha kalitelisini bulduğum için linki değiştirdim. Mehehe.
"insana en yakın yalnızlıktır insan" sözüyle başlayan bir hasan ali toptaş şaheseri... Çoğuldur zaten yalnızlık. "Ben yalnızım" cümlesi bu anlamda yanlıştır. Çünkü yalnızlık "devrik" olma halidir. imlâsız, kuralsızdır. "Ben yalnızız" şeklinde kurulması icap eder. Hem hasan ali toptaş kitabın girişinde şu satırları kaleme alır:
"yalnızlık, bütün kelimelerden oluşmuş bir kelimedir"
gitmeler bir tek bizi eksiltir
ve inancı
güzellik hiç durmadan uzaklaşır
gökyüzü kararır
dünyayı kim sarar biz böyle kirliyken
gidersen yüreğini de al git
bende seni kanatır
sonra reyhan rengi bir acı kalır
dostluklardan sevgilerden geriye
yalnızlık kalır
yalnızlık büyütür
ama sonra yalnızlık çürütür
yalnızlık
gitme...
gitme...
bu sevda sığmayacak ömrüme biliyorum
ah ne yazık sığar sandılar
bu yüzden erken gittiler
dünyayı sevgiyle kuşatırız yeniden
gidersen inancını bırak git
senden beni kanatır
sonra reyhan rengi bir acı kalır
dostluklardan sevgilerden geriye
yalnızlık kalır
yalnızlık büyütür
ama yalnızlık sonra çürütür
yalnızlık
gitme...
gitme...
(bkz: acının rengi)
(bkz: ilkay akkaya)
yalnızlık, karanlığı çocukluğumuzdan kalmış
bir çocuktur;
içimizin içinde oturup ihtiyarlığımızı yaşar.
gözleri gözlerin görmediğidir dünden beri,
elleri ellerin
gelecekte yazmadığı.
yalnızlık bir çocuktur;
kirlenir dili dışarının diliyle,
eli kirlenir,
yönü kirlenir.
yüzümüzden biçilmiş yüzü hatta,
kirlenir.
sessizliği sonra,
fısıltılarının rengi
ve kiri
kirlenir...
çocuklar büyüdükçe kirlenir zaten,
kirlendiçe büyür;
başka ne denir?
çünkü, her kir,
bir saattir.
yalnızlıksa saatleri, günleri
ve haftaları örten
bir başka zamandır.
insalardan oluşmuş acı bir dumandır
yalnızlık;
yamandır.
çocukların büyüttüğü bir çocuktur yalnızlık;
geceleri yastık altlarında büyür,
ikindileri okul haçesinde paydos ziliyle,
masalarda bir de,
köşelerden fırlayan otomobillerle ansızın.
ev içi kavgalarıyla kapı aralarında, sessizce.
bir top yuvarlandıkça ya da...
bir yanı yaşlansa da hep çocuk kalır yalnızlık,
hep bir kalır.
tanırsa seni tanır, onu tanır, beni tanır;
koparmışsak, gülü,
kimi zaman asar kendini yaşamın alnına
ödünç bir bedenle,
kimi zaman senle,
kimi zaman benle,
namluya koşar bir cinneti yaşamak için;
ve birini alır öteki yalnızlıkları kirleterek
bir'ini alır.