Buna bir destan denir mi bilemeyecegim ama içimden geldiği gibi yazıyorum.
Yalnızlık insanın içindedir bence. Insan içinde kimseye karşı özel bir şey hissetmediginde yada kendisine karşı birilerinde diğer herkesten ve herseyden farklı güçlü bir duygu olmadığını kesin olarak bildiğinde yapayalnızdir. Ve farkında olmadan beklemeye başlar. Yaptığı herşeyi beklemeye bağlayarak, bu süreç içerisindeki bir kısım gelişimler gibi düşünür ve asla mutlu değildir. Evet eğlenir, güler, sevinir, bir sürü iyi ve kötü duygular geçer içinden. Ancak asla mutlu değildir.
Bu duyguları bağlayacak esas duygu eksiktir çünkü. Sevgi... bi düşünün birisinin gerçekten sizi cok sevdiği zamanlardaki hislerinizi ve sönük diger zamanlardaki hislerinizi. Karşılaştırılması imkanzdir.
O kadar ki bu bekleme yıllar sürer işin kötüsü bekleme beklentileri de getirir. Umut... Kör olursunuz mutlu olmayı umarak beklerken. Mutlu olacağınız gün brlkide hiç gelmeyecektir. Bu zalim birisinin elinde hain bir planla sizden saklanmış olabilir. Ve siz onu bulmayı umut eder bulduğunuz da ise çok ama çok seveceginizden eminsinizdir. Eminsinizdir onun yada kendinizin bir şekilde o sevgiyi birbirinizde bulacağınıza.
ve insan tabiati malesef yenik düşer umuda. Hep kurduğunuz hayalleri birileri ile suslersiniz. O kişi asla bilmese bile. Artık o kadar farklı insanlar gelir geçer ki bu hayallerden. Onemsizlesmeye başlar. Iste bu sevebilme yeteneğinizi kaybetmeye başladığınız anlamina gelir.
yandınız demektir. Bunlar yalnızlık girdabina girmenin isaretleridir. Ama tamda böyleyken birden birisi hayatiniza girer ve tum hayalletrin baş rolü oluverir. Ve yemeye yok etmeye başlar o nazenin hayalleri. Icinizdeki herseyi yok eder. Ve çeker gider. O yıkılan hayallerin tamiri imkansızdır. Bekler durursunuz belki o gelirde tamir eder diye. Gelmez. Gelmeyecektir.
Yalnızlık kaçınılmaz bir hal alır artık. Beklerken hayal kurmaya bile korkarsiniz. Öyle ki sevmek, sevilmek nedir unutana kadar...
ben hikayenin burasına kadar yaşadım. Eğer tamamlayacak biri varsa...