gelişi güzel yapılanmış bir kentin dar ve çapraz sokaklarında güneşi tam alamayan evlerindeki yaşam kadar sağlıklıydı aşkımız. bu sebeptendir yüz yıllardır şaşkınız. kimsesizliğin diz boyu olduğu bir sokakta kalabalığın içindeki en yalnız insanlar olmaktan öteye varamamış, tek ortak yanımız. yine bu yanımız bizi birleştirmiş haber vermeden.
yalnızlık bir kimliktir.
" kim " liğiniz yoksa kimse oluyorsunuz daha da ileri gidilirse hiç kimse. artık bu hiç kimse ? hiçliğinizi tartışırken eriştiğiniz varlığınız içerinizde duruyor, içinizdeki varlığınıza erişmek isterken hiçliğinizin varlığınızın temeli olduğunu görüyorsunuz. içinizin hiç olduğunu anladığınız gün ise varlığınıza lanet okumakla kalıyorsunuz.
sonra dar sokakların birinde karşılaştığınız hiç ikizini kendiniz zannediyorsunuz. sonra seviyorsunuz, seviyorsunuz, seviyorsunuz...(papatyanın bütün yaprakları seviyor oluyor birden)
sevginizi bittiğinde ikizinizden geriye sadece " hiç "iniz kalıyor. ( papatyanın sevmiyor yaprakları burada çıkıyor karşınıza) hayatın yine hiç olduğunu anladığınız noktada " hiç " inizle beraber içiniz.
yalnızlık bir kimliktir. ve sadece size aittir. hiç kimse için, piç etmeye değmez.