"insanlar kalabalığın içinde yapayalnız. Yalnızlıktan kastımız; milyonların içinde yalnız kalmak. Yalnızlar olarak, bir mektep kurduk ve yazmaya başladık. Birbirinden bağımsız yazarların bulunduğu mektebe hoş geldiniz. Çaylar mektepten!" şiarıyla, eylül 2012 itibariyle yazın hayatına geçmiş mektep.
Ali Lidar, Miraç Ağca, Devran Bostancıoğlu gibi imba yazarlara sahip. Okuyalım okutalım.
mart itibariyle istanbul, ankara, izmir ve diyarbakır başta olmak üzere birçok şehirde bulunabilecek bir fanzin çıkaracak edebiyat blogudur. özellikle miraç ağca'nın hikayeleri okunasıdır.
çizimleri ve hikayeleri fazla güzeldir. özellikle ali lidar'ın bu dergide yazıyor olması şahsımı çok sevindirmiştir. sanırım dergiden fazla basılmamış ve bulunmakta zorluk çekiliyor. yalnızlar mektebi'ne adresimi verip, karşı ödemeli kargo ile dergiyi elime ulaştıracak olmalarından dolayı ayrıca sevindirmişlerdir. umarım ömrü uzun olur bu oluşumun.
ikinci sayısıyla bomba gibi gelen oluşumdur kendisi. Altay Öktem röportajı olacak. Aziz Kedi ile soru cevap bölümü de mevcut olacakmış. Son bombalarını bugün patlattılar. Hakan Bıçakcı* konuk yazar olarak katkılarını gösterecekmiş. Ben demiyorum onlar diyor.
Bomba gibi geliyorlar.
Filmi çekilir bunun. Tutarsa ikincisi bile çekilir.
öncelikle son derece rahatsız edici olduklarını söylemek istediğim fanzin. tamam gündeme gelmek istiyorsunuz, adınızı bir şekilde duyurmak istiyorsunuz ama bu o ünlü isimlerle söyleşi yaparak olmaz anambabam.
fanzinsin sen bir kere. fanzinsen fanzin kültürüne göre iş yapacaksın. bunlar twitter'dan ve facebook'tan takipçi de alıyor, bünyelerindeki sözlük yazarlarına "hiç tanımıyormuşçasına" yazılar da yazdırıyor. bunlar hep belgeli.
gülmeden geçemeyeceğim vol 23123: ym'nin geçen sayısında "gölge kapak" uygulaması diye bir şey gördüm, hayretler içinde kaldım. adamlar, resmen okurları salak yerine koyup baskı hatası olan kapağı yayıncılıkta devrim gibi pazarlamaya çalıştı.
neyse ben bir şey demiyorum vol 83458: "çay edebiyatı" denilen kavramın hakkını veriyorlar.
tesadüfen insancıl kitabevinde gördüm.merdivenlerin köşesine koyulmuş.aslında dikkatimi çekmedi ama tam arkamı dönerken derginin kapağının sol altına yazan bir cümle ilişti gözüme ''ancak acı çekerek kendimizi bulabiliriz.'' sırf bu cümle için almalıyım ben bunu dedim. Adalarda bi cafeye oturdum aslıdna 2 çay içip gidecektim, dergiye göz atmam ile 2 saat geçmişti bile. güzel insanların yazdığı hoş ve akıcı olarak okunası bir dergi hatta dergi ötesi adayı.boktan karikatürlerin bile rafta olduğu kitapçıda bu kadar güzel bir derginin merdivenlerde olması çok saçmaydı. zaten benim saçma dediğim şeyler başkalarınca çok mantıklıydı. Saçmalık bendim.
maddi anlamda zorluk çeken ve online olarak yayın yapmaya başlayacak olan
kısa süre basılı yayına dönmelerini temennni ettiğim
sıcacık samimi editörü ve kadrosuyla insana eski sayılardan oluşan kampanyaya destek olayım be ya dedirten edebiyat dergisi.