küçükken yalnız kaldığımda çok sıkılırdım ve konuşacak birilerini arardım. tabi bulamazdım. öyle bir alışmışım ki artık yalnızken yapacak bir şeyler bulduğumdan genelde sıkılmıyorum, ama yanımda biri olunca ve benimle konuşunca hemen sıkılıyor ve telefona sarılıyorum.
bu benim sayın sözlükdaşlar. kendime yapacak birşeyler bulurum illa ki. en olmadı hayal kurarım. son ses müzik açıp 90'lar popçu dansı yaparım bağıra bağıra şarkı söyleyerek.
bana boş bir zaman verin, size mutluluğun resmini çizeyim.
belirli sayıda arkadaşım olsa da hepsiyle her zaman kafam uyuşmuyor. geneli ev kuşu olduğundan ben de zorlamıyorum kendilerini. mesela gece 00:00 gibi atlıyorum bisiklete, kartal sahilden bostancı sahil'e kadar yardırıyorum. arada yolda gördüğüm bir kaç bisikletçiyle sohbet ediyorum, yorulduğum vakit kayalıklara oturuyor adaları sayıyorum. * ama sahilden çıkıverince biraz aksiyon tavan yapıyor. sağolsun köpekler bırakmıyor peşimi.
Tam olarak beni anlatan basliktir. yalniz basima yakaladigim mutluluğu, etrafimda bir ton insan varken yakalayamam. hatta bazen sirf yalniz kalmak icin bisikletimi alip en uzaklara surerim, kendime bir bank seçer saatlerce oturur ve sadece dusunurum. kimi zaman ne dusunecegimi kestiremedigim de olur, ama o bile etrafta dolanan kafasi bos insanlardan daha iyidir.
düşünüyordur bu insan. kafa boşsa öyle durumlarda ya da niye yalnızım lan ben diyorsa kişi bunalıma girer. ama herhangi bir şeyi derinlemesine düşünme fırsatı bulmak yalnız insanı mutlu eder.
ne yapması gerektiğini çok iyi bilen bir insandır. bazen sözlükte, bazen dizi izleyerek, bazen kitap okuyarak bazense eline kalem alıp bir şeyler karalayarak vakit geçirir.