tekliği seven, kendi kendine yetebildiğini söyleyen insanların dahi düşününce şöyle bir ürperdikleri durum.
sahi, bir ömrünü sevgilisi, çocukları, torunları, akrabaları ve arkadaşlarıyla geçirip onlarla yaşlanmak ve onlarla birlikteyken, mutluyken ölmek mi daha yeğlenesidir?
yoksa kapı zilini çalıp içerden açılmasını bekleme lüksünden mahrum, bir başına yaşadığı evinde, kimseyle paylaşmadığı yatağında sessizce gitmek mi?
şu sıralar biçare yazar korkusu.
yaşlanıyor muyum diyeceğim ama yaşımı bilen bir iki sözlük yazarına maskara etmeyelim kendimizi.
sözlük, elimi tut lan, korkuyorum. öyle böyle değil.
belki öldüğünüzden kimsenin haberi bile olmaz. ancak asıl kötü olan diğerlerine kim olduğunuzu söyleyebilecek kadar sizi tanıyan tek canlının tek ayağı sakat bir rakun olması.* yalnız yaşamak iyidir ancak herşeyin bir bedeli varsa bunun bedeli de yalnız ölmektir diyorum. tanım mı? yalnız ölmek kötüdür.*
bazen hayal ettiğim ölüm şekli. düşünüyorum da korkutucu olan valla ölüm değil. arkada bıraktıkların korkutan. iki kere yaşadığım ölüm tehlikesinde de düşündüğüm annem ve babamın nasıl kahrolacaklarıydı. kendi canıma zerre önem vermemiştim. belki de yalnız ölmek en güzelidir. ölene soramadığımıza göre bilemeyiz.
bir yurt odasında yalnız başına gripten inlerken insanın aklına gelen ihtimal. büyük ihtimalle de eğer kazayla filan yola erken çıkmazsam başıma gelecek şey.
herkes yalnız ölür, kim götürebilmiş yanında bir şey.
küçük ayşe bez bebeğini götürebildi mi, tecavüzcüsü tarafından öldürülürken,
ya da ahmet'e araba çarparken oyuncak kamyonunu da alabildi mi yanına.
ya da bastonuyla giden gördünüz mü siz hiç.
herkes yalnız ölür.
ama herkes yalnız yaşamaz.
yalnızlığı haketmeyenler, sevdikleriyle yaşayacak, sevdiklerinin yanında öleceklerdir.
yalnızlığı hakedenlerse, her gün yaşarken öleceklerdir.