içsel değişime karşı muhafazakar olurlar. Çünkü yalnızken en çok içinden geçenleri sevmekle mutlu olurlar. ve daha sonrada bunu korumaya adapte olurlar.
evdeki eşyalara karşıda muhafazakar olurlar. Dışardan biri gelipte en ufak bir çatalın kaşığın yerini değiştirse gıcık olur. alışkanlıklarına bağamlı olmuştur aslında.
Mesela ben, annemler babamın işi nedeniyle geçici bir süreliğine daha istanbul dışında olacaklar. 1-2 ay arayla gelip giderler, şuan kardeşim yanımda sağolsun. Kardeşimin yanımda olmadığı çok uzun zamanlar oldu, ev benim için yattığım oda, tuvalet ve mutfaktan ibaretti. oturma odasındaki tv'nin fişi aylarca takılmadı bile. tv izleyen biri değilim zaten.
Annemler geldiğinde odama dokunmazlar pek. eşyalarımın yerinin değişmesini sevmem, sakal tıraş makinam yerinde sabit olacak. montum, atkım, eldivenlerimin yeri sabit olacak. masa düzenim ve kitaplığım bıraktığım şekilde kalmalı vs...
velhasıl kelam; bi yerden sonra yalnız insan sabitlikteki rutinliğe alışıyor ve onu seviyor. sonrada o benlikten gayrısıyla uğraşmak pek istemez olur. bol bol kitap okuma fırsatı olur. bi yerden sonra yemek filan çok önem arz etmez. ev biraz dağılabilir ama pis olmaz. pis ev ile dağınık ev arasında çok fark var.
nev-i şahsına münhasır kelimesinin hakkını verir yalnız insan.
(tabi veremeyenlerde var. onlar yalnız kalmasın. yalnızlığa hakaret ediyorlar.)
Yalnız insanların kitapları vardır. O kitaplarda gerçek hayatının monotonluğundan, sıkıcılığından kaçmak ister.Yalnız insanların dört duvarları vardır. Bu duvrlar ne sırdaştır gürültü geçirmediği gibi sırları da gerçklrri de hüzünleri de saklı tutar yalnız insanlar zengindir çünkü yalnız insanlar sadece kendisinden oluşan saltanatın sahibidirler.
Özlem.
Dış dünyanın onlar için bir değeri yoktur.
Öyle gelişigüzel yaşamazlar hayatlarını.
Kendine has prensipleri vardır. Onların yalnız olmalarına sebeb olanlardan nefret ederler ve onların kendisine yaklaşmasına asla izin vermezler.
Çok konuşmayı da sevmezler gözlemleri ve hisleri oldukça gelişmiştir ki iletişim halinde olduğu insanların ne yapıp yapmayacağını tahmin etmesi onlar için çok zor değildir.
Ama iç dünyalarında özlemini çektiği birşeyler olduğu kesin.
kısa sürmesi, ulan gene gideceğim insanlar arasına karışacağım hiç istemediğim insanlarla yaşayacağım. bok gibi bir şey. yalnızlığı yerene de kafam girsin!
Benim en sinir olduğum telefona cevap vermek mesela.
Geçen peder aradı. Duymamışım. 2. seferde duydum. Dedi ki o telefonu neden aldın madem açmayacaksın. dedim ki " baba ben telefonu aradığım zaman birisine ulaşabileyim diye aldım. Arandığım zaman bana ulaşsınlar diye değil " . Telefonu kapamadan önce " senden bir bok olmaz evladım " dedi.
Şimdi neden telefonla görüşmeyi istemediğimi anladınız değil mi? Hep mi moral bozar bu telefon görüşmeleri. Velhasıl kelam telefonu sevmeyenlerde olabilir benim gibi.
kadın ve erkek olarak değişen ortaklıklardır. kadınlar ses olsun diye uyurken tv falan açık bırakıyor. yani böyle duyumlarım var. ben sesli ortamda uyuyamam.