gereksizliği hissedildikten sonra son verilmiş kalabalıktır ki ardından güzel bir yalnızlık doğuvermiştir insanın hayatına. yalnız olmak, yalnız kalmak istendiği zamana denk düşüyor ise tadından yenmeyecek derece güzeldir çünkü.
anlam veremediğin insan topluluğu olur etrafında bi dönem. sonra bu insanlar bir bir beklentileriyle canını sıkmaya başlar. yavaştan yalnızlığına gömülmek istersin. bu tercihe iten kendin değilsindir aslında, etrafındakilerdir ki biz buna kuru kalabalık da diyoruz. kuruluğunu farkettiğin anda yalnızlığın verdiği huzura kucak açarsın.
herkesin tanıdığı biri olmak başta iyi gelir , sonrasındaysa üzerine geliyorlarmış gibi hissedersin , belki de öyle değildir ama yine de öyle hissedersin.
susmayan bir telefonun vardır elinde , diğer ucundaysa onlarca insan , iyidir insanlar , hepsi olmasa da bazıları iyidir , şansa da inanmam ben, ama şansın varmış derler ya öyle işte , iyiydi insanlar , ama iyi olmak da yetmiyor aynı dili konuşmayınca.
aynı dili konuşmadığını anladığın andır zirvede bırakıp köşene çekildiğin an , sonra ne mi olur; büyürsün hepsi bu kadar.