Bır kafa eseridir.
Olmayı reddetmiş ve olmamaya çalışan bır kafanın başka bır hayal eseridir.
Hayata, yaşadığı kurgularca tahammül edebilen bır algının varlıklardan türer. iğrenç döngüler olgusundan, buna ait kafa karışıklığından, zaten bilemediği kendi emellerini, duygularını, fikirlerini ve benliğini değiştirip durmasından, kendi kurak denizinde sürünerek yüzmesinden nefret eden bır kafanın eseridir. Çatlamış çamur kalıntılarına tutunamayarak akıntılara kapılan kafaların girdabıdır. Bu kafaların tutunacak salları yada bu salı yüzdürecek denizleri ya kurumuş yada hiç olmamıştır. Her yer onlara uzak ve her yer yakındır. Herkes uzak ve herkes uzaktır. Herkes uzaktadır. Bu kafalara herkes uzaktadır. Herkes. Uzaktır.
Kendi hiçlik yıldızlarıyla kurumuş ve yokedilmeye zorlanmış tozdan denizlerinde, bu kafalar, ellerindeki durbunlerle hiçliği bükerek diğer galaksilerdeki denizlere bakarlar.
Hem gitmeyi diler hem de gidemezler. Hem orada olmayı hayal eder hem de gitmek istemezler. Çünkü bu kafalar yersizdir. Bulundukları bedenimsi toz denizi fasılsiz evrenlerde kendini bilmezlikle yola çıkmıştır bile. Bu kafalar sallarını terkedemezler, sadece teleskoplarindaki merceğe bağlıdır tahammülleri. Onları da yanlarından hiç ayırmazlar.
Bazıları terkedilmiş yıkık gökyüzü arasından masmavilikteki beyaz lekeli şehirlerin çatılarını seyre dalar. Böyle uyurlar. Çatılarına odaklanırlar çünkü o engin mavilik onlara çok ama çok derin gelir. Bunu kaldıramaz sadece üzerlerinde yüzen büyük beyaz' lekeli şehirlerin çatılarına bakarlar. Oralarda, kendilerinin teleskopları gibi başka galaksilere çevrilmiş pasli antenler görür. Bacaların üstüne ısrarla oturan martıları görür, yaramazca yesillenip artık birer delikanlı olmuş çiçekleri görür, kaçak yapılmış tahta kulübeleri görür, sanatsal bir sekilde yapilmiş sol anahtarıi bacayı..
Ama mavilik olamaz hayır. Neden bilmez ama olamaz. Canını acıtır.
Ruhunu hiçlikte yok eder.