Benim lan o! Herkesten kazık yedikten sonra, güvenecek tek bir insanın kalmaması ile yalnıza ilk adımımı attım.
bambaşka bir şehre; tanımadığın insanlarla tanışmak, anlaşmak, güzel arkadaşlıklar, dostluklar kurmak, lisans eğitimimi tamamlamak belkide aşk denen şarabı tatmak için gelmiştim. 18 yaşında tazecik bir gençtim. Aşık oldum, aşkı tattım. yeni arkadaşlıklar edindim, salaktım, anında güveniverdim. o dost bellediğim insanlar meğerse benim ilişkimi, başarımı, görünümümü ya da bunlardan herhangi birini kıskanan insanlarmış. dedim ya aptallık yapayalnız kaldım ve bu dönemde sevgilim bile yanımda olmadı. herkes üstüme geliyordu ve kimsecikler yoktu yanımda, ailem zaten uzaklarda kalmıştı gerçi gölgeleri bile yeterdi. Bambaşka bir şehirde, bambaşka zorluklar içersinde, bütün yükü tek başıma göğüslemiştim, o gencecik yaşımda. Çok şey öğrenmiştim ve bu şehre gelme amaçlarım sadece 1'e inmişti; o da okumaktı artık. başarılı olmak için, elimden gelen gayreti gösterdim. gerçi ilk geldiğim günden beridir de gösteriyordum.
ilk etapta zor oldu belki yalnız kalmak ama Sonra da yalnızlık bana zevk vermeye başlamıştı. Şu an 20 yaşındayım ve yalnız kalmak özgüvenime, özgüven katmıştı. artık bir topluluğa bile tek başıma gider, yemekhanede yemeğimi tek başıma yer, bi kafede tek başıma oturup kitabımı okur, tek kişilik odamda tek başıma kalır olmuştum. insanlar neden yalnızsın gibi bakışlar atsa da artık bunlar umrumda bile değildi. Hele ki bi yere gidebilmek için 'kanka sen de gel.' diyen özgüvensiz insanların var olduğunu düşünecek olursak; iyi ki yalnız kalmışım, iyi ki o kötü günleri yaşamışım ve Kimsenin görüşleri olmaksızın, kendi kararını kendin verebilmek belkide özgürlüklerin en güzeli. Yanlışsa yanlış, doğruysa doğru; hepsi de benim kararım, benim seçimim.
Benimdir. Severim yalnızlığımı yalnız bırakanlardan ötürü.
Yanımda olup da kendimi yalnız hissettirenleri gördükten sonra daha bi sevdim yalnızlığı. Böyle gitmeli mi? Tabiki de hayır. Lakin, isteyince olan bir şey de değil.
Hiç kimse, benim kadar aslan belgeseli izlememiş ve örnek almamıştır. Aslan, hep hazıra konan, (istisnalar hariç) ava katılmayıp ziyafeti çeken olarak bilinir. Aslında öyle değil işte. Sürüde lider konunumda. Güven veriyor. Gerekirse dişisi için savaşıyor. kazanırsa güven tazeliyor, kaybederse çekip gidiyor.
Ben de uğruna savaşamama değecek dişimi bulana kadar yalnızlığımı en iyi şekilde ağırlarım. Herkes gider, o kalır. Benimle doğdu, benimle ölecek.
Insanlardan bi fayda görmeyince olmasi gayet normal. Konussan anlasildigini hissetmiyorsun ben niye konuşuyorum ki oluyor. Hic konusulmamasiyla pek bi farkinin olmadığını anliyorsun. Sonra etrafındaki bencilliklerle dolu kalabaliktansa yalniz olmayi tercih ediyor. Her sey bi çıkar iliskisi olmus. Yalniz olmayip insan ne yapsın?
Yolunu, hayatinu belirleyecek olan sensin. Bu döngüde etrafindaki insanlara çok ihtiyacın olmamali. Kendini en iyi taniyacak olan sensin. Ve su da bir gercek ki allah tan baskasina muhtac olmadiginin farkinda olunca; kimseyle cok da samimi olmazsin. Ve böylesi bence cok cok cok cok kafa dinlendiricidir. Tabi böyle nereye kadar gidecek ben de bilmiyorum. Ya ömrümün sonuna kadar belki kısa kadar belki de yarin son bulacak bu halim. Nasip, kismet. Memnunsam böyle olmasi iyi..
insanların samimiyetsizliğini, yapmacık hallerini, ihanetlerini, yalanlarını gördükçe yanlız kalmayı tercih edip öyle mutlu olan insandır.Çok ta güzel bir tercihtir şahsen.