Bi insanla konuşmaktan çok kendi kendine konuştuğunu farkettigin an hissedersin. Uzun zamandir kimsenin neden böyle durgun olduğunu sormadigini farkettigin anda, kimsenin arayip mesaj atmadigini farkettigin anda, arkadaslarinin buluştuklarında seni Cagirmadiklarini farkettigin anda, kimsenin iyi geceler demedigi için gecenin kötü geçtiğini farkettigin anda,artik kimsenin ustune titremedigini farkettiğin anda hissedersin. En çokta artik hayatında olmayan ama bi zamanlarr seni canindan çok seven kişi aklina geldiğinde gözünden yaş düşer ama sen hafif bi gulumsersin ya en çokta o zaman hissedersin.
hani bazı filmler vardır. kötü adamlar kibarlık, iyi niyet maskesinin ardına gizlenir, bir kasabaya gelir ve orada yavaş yavaş borularını öttürmeye, insanlara zulmetmeye başlar. sadece bir kişi çıkar ve '' yahu siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz ? ne hakla insanlara saldırıyor, onları kırıyorsunuz ? '' diye üsturuplu, sert ama haklı biçimde sorar. saldırıya uğrar, sürülür, kalbi kırılır, yapmadığı şeyler yapmış gibi gösterilir. işte o zaman sağına, soluna bakar ve ne kadar yalnız olduğunu hisseder.
ama bir gün iyice bıkan biri gelip masaya yumruğunu vurur ve '' yeter ulan ! yeter sıktınız artık ! '' diye bağırır, her şey yeniden başlar, insanlar gözlerini açar.
dolayısıyla yalnız olduğunu hissetmek yalnız kalmakla aynı şey anlamına gelmeyendir. sizinle aynı düşünceleri koruyan, onlar için savaşan birinin sesini çıkarmaması yalnız olduğunuzu belirtir.
yine de unutulmamalıdır. hiçbir zulüm sonsuza dek sürmez.