okşanmaya, sevilmeye muhtaç kadındır hayatını tek başına sürdüren benim tek dostum içkim sigaram modunda dolaşan kimseye hesap verme zorunluluğu olmayan, kendi kendinin her şeyi olmaya çalışan aslında sahiplenilmek sahiplenmek isteyen kadındır.
yalnız insan merdivendir
hiçbir yere ulaşmayan
sürülür yabancı diye
dayandığı kapılardan ...
Sevda kokar yalnız kadınlar. Hayatlarındaki tüm darbelere inat yeni bir aşk bekler... Sabahına ilk günaydını diyen bir sevgilisi olsun ister. Gözlerini açtığında gülümseyen bir çift göz, yüzüne değen bir nefes ister her defasında...
Gece karanlığında korkarken gök gürültüsünün en kızgın anında, sığınacak omuz arar. Sonunu bile, bile...
Yalnız kadınlar hep sevmek peşinde koşar, uslanmazlar.
Bugüne dek yazılmış kadın oyunlarının en çarpıcılarından olan ve Nobel ödüllü Dario Fo 'nun, eşi Franca Rame ile yazdığı, Türkçeye Füsun Demirel tarafından çevrilen 'Yalnız Kadın'; yıllardır Sumru Yavrucuk 'un performansı ile seyirciyle buluşuyor.
Kocası tarafından ezilen, aşağılanan ve evden çıkmasına izin verilmeyen bir kadının gözünden, onu mal gibi gören 'erkek toplumuna' keskin bir eleştiri bombardımanı olan oyun, Yavrucuk'a Afife Jale Ödülü kazandırmıştı.
Gün ışığından güzel kadın
renklerin koynunda
çiçeklenmiş duruyorsun terasta,
kızıl saçlarını sallıyor
çapkın
bakışların
Hırsız gözleri yakalayan karanlık
sana sessizce dokunuyor
çitle çevirdiğin bahçende,
Adonis bu
yıllardır beklediğin ışık
yitik sandığın ülke
ve ezberlediğin koku,
aryalarla parlayan ay
çıplaklığına vuruyor leke.
Bir yudum daha al kadehinden
alevlensin kanın
papatyalar gibi bir aklaşsın
bir sararsın yüzün
sar bırak
sar bırak
avuçların ıslanarak,
kasıklarındaki yükü koparıp at
gece yorulsun koşturmaktan
uyku gözlerinden aksın,
Büyük Sahranın kumlarına baksın
sevişmelerini saymak isteyen
boşalıyor teninden
Erosun sunduğu kadınlığın.
Yalnızlık beni , tüm hayatım boyunca izledi her yerde. Barlarda , arabalarda , kaldırımlarda dükkanlarda , her yerde . Kaçış yok ben Tanrı'nın yalnız kadınıyım *
Yalnız bir kadın.
yapayalnız bir kadın.
ruhsuzluk, işlevsizlik, özgürlük üçgeninin arasında sıkışmış bir kadın.
geçmişi buğulu, geleceği puslu bir kadın.
korkularından kendine bir tac yapmış bir kadın.
korkularının içine elinin hamuruyla bir tutam cesaret serpmiş bir kadın.
adalet zincirinin koptugu bu gezegende, ezildigi halde ezilenin yanında dimdik durmaya çalışan bir kadın.
çocuklugunun kollarında ordan oraya savrulurken dahi yetişkinligin hazzını elden asla bırakmayan kadın.
babasına aşık, annesini kıskanan bir kadın.
gözlerindeki yaşlardan asla utanmayan bir kadın.
kayboldugu kadehlerin icinde buna neden olan şeyi bulmaya calısan bir kadın.
yalnızlıklar ülkesinde bir tek adın kalır kadın! gerisi hep teferruat..
cumartesi günü akşama doğru rastladım ona Hamburg dolaylarında. bisikletle gezmiş eve dönüyordum. karşı kaldırımdaydı, yürüyordu, yalnızdı. gözleri buğulu, adımları ürkekti. üç Saniye Kadar bakıştık. ilk Saniyede iki yalnız insan birbirlerinin yalnızlığına dokundu. ikinci Saniyede durum değerlendirmesi yaptılar. üçüncü Saniye çok çabuk geçti. bir atlı olarak selam vermesi gereken bendim. ancak yalnızlığıma ihanet edemezdim, etmedim. bugüne Kadar gözlerde gördüğüm en hisli yalnızlık ona aitti. bir köpeği bile yoktu. kendisini burada anmak istedim.
40 yas civariysa,1+1 ya da 2+1 evinde yalniz yasiyorsa,evlilik takintisi olmayan,bakimli ve hossohbet zeki bir kadinsa uzerine titrenmesi farzdir.erkegine kadinligin kralini yapar. Mutlu eder,mutlu edilir
Herhangi bir insandan daha kalabalıktır bu kadın, ama hepsi kafasında, düşüncelerle. -öldürücü olan-
Otobüste, metroda yanına aysel oturmaz, kahvesini fatmaya yaptırmaz, beş saatleri yoktur bu kadınların.
Üst katta yaşayan dedikoducu songülü bilmez, mahalle pazarınıda bilmez, üstelik her gece sarhoşluğunu kendi taşır evine.
Bu kadınlar kalabalıktır aslında.
Her gece edip gelir, turgut, özdemir, umay, marmara..
Bu kadınların en kalabalık yerleridir, kalpleri. -içine içine düşüp kırılmıştır bazıları-
Bakmayın ismin önünde duran yalnızlığa.
En çok kitapları vardır, kalemleri, şiirleri.
Bir de ruj.
Kırmızı. -yalnız kadınların dudaklarını süsleyen-
yorucudur yalnız kadın olmak, en çok ailenin ve arkadaşların yetmediği zamanlarda yorucudur. sıcacık bir ten kokusu özlendiğinde zordur yalnız kadın olmak.