monotonlaşan hayat ve bir türlü kendi kendimizle başbaşa kalamayışımızın bünyede yarattığı feryattır. eğer bu bir manyaklıksa hepimizin biraz manyaklığa ihtiyacı vardır. *
etrafta bulunan gerizekalı, embesil, moron, öküz, hödük, odun, kazma, kıro, beyinsiz sayısına bağlı olarak selameti yalnızlıkta bulan manyaktır.
(bkz: o manyak benim)
orhan pamuk'un sessiz ev adlı romanının bir bölümünde babaannenin içinde bulunmak istediği durum. mezarlıkta oğluna ve kocasına dua okurken onu rahat bırakmayan torunlarından kurtulmak istemesi, yalnızlığı ve yalnız kalmayı özlediğini söylemesi.
çevredeki beyinsiz insanların beyni olup, onların yerine de düşünmekten beyni sulanma raddesine gelmiş insandır. manyak olsa da, çevresindekiler manyak yapmıştır. her manyağın arkasında kendini bilmez insanlar vardır.
yalnız kaldığı zaman da yapabilecek bişeyler bulabilen, muhtemelen hobi sahibi, hiçbişey bulamasa içsel yolculuğa çıkabilecek ve kendini keşfedebilecek manyaktır.
"geliyo olm, kesecek hepinizi, saw, maw tarzı bu kadar film seyrederseniz olacağı bu" dedirten ifade.
(bkz: yalnızlığın manyaklık sanılması)
(bkz: nihohohaaa!!!)
kendini ifade etmeye başladığında yada kalabalıklar içinde hareket ettiğinde hata yapacağını düşündüğünden yanlız kalmayı yeğleyen bunun adına da zevk diyen yardıma muhtaç elinden tutulası insan içine sokulası zavallıcık.
manyak mı!!!!!!!!!!! insanın kendisini dinlemesinin başka yolu var mıdır ki? insan kalabalıkta mı dinlenir? günün yorgunluğunu, sevgiliyle olan sorunlarını, belki de annesini arayıp onu özlediğini söylemek istediğini, babasıyla geçmişte yaptığı kavgalarda, büyüdükçe biraz daha babanın haklılığını anlamasına yardımcı olur yalnızlık. yalnızken düşünür insan, kendince, kendi doğrularını bulur, ne yapmak istediğine karar verir. sabah kalktığında kahvesini yudumlarken okuduğu gazetenin farkına varır. okuduğu kitaptan kendisine en yakın kahramanı seçer, dalar hayallere.. yalnızlıktır insanı kendine getiren, insan bazen kendine zaman ayırmasını bilmeli ve sevmeli bu zaman dilimini... güzel gelir yalnızlık kendiyle barışık birine!
başka birinin hayatına girmesi fikrini bile yabancılaştırmış kişidir. manyak mıdır bilinmez. manyaklık yalnızlığa alışmaksa manyak kötü bir kelime değildir. *
insanlardan ve insanların manyaklıklarında bıkmış manyaktır. yalnız kaldığında sadece kendi insanlığıyla baş başa kalır ki bu da onun için hiç yoktan iyidir.
ha manyaktır ama kendisi; ki bu kısmı vurgulamakta yarar var.*
Şizofrense ve bunu biliyorsa yalnız kaldığında hastalığının geçtiğini sanan ve bu sebeple sevinen kişidir. Kendini artık uydurma kişiler görmüyor zanneder.
Eğer paranoyaksa ona etrafta zarar verecek birisinin olmadığından mutluluk duyan insandır.
Eğer normal bir insansa biraz üzülmüştür ve yalnız kalmak istiyordur. Gayet doğaldır.
manyak doğru bir tabir olmasa da büyük üstad nazım hikmet...
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat
olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme
yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun
kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.
iki ucu keskin bıçaktır bu işin...
Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman...
Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. iyi halin cezanda indirim sağlamaz.
Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir ve ne söylesen
karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır.
Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar
söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen
aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa,
ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için?
Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.
Her zaman ki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş
yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın
ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken de mutlu oluyorsun Unuttun mu?
Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana...
Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası...
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asıl olan yürektir. "Yürek sesi ne?"
bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak
seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu...
Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil,
güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...