insan sevdiği bir arkadaşına, şiiri sevdiğini öğrendiğinde bir şiir hediye edemez mi?
- edebilir.
sevdiği bir arkadaşı ona şiir armağan etti diye "o arkadaşı" yanlış anlayabilirler mi?
- yanlış anlayabilirler.
peki arkadaşı kırılmasın, daha çok üzülmesin diye şiirler silinebilir mi?
-silinebilir.
peki kuru gürültüye papuç bırakılır mı?
-bırakılmaz.
tehditle, küfürle birşey yaptırabileceğin biri değilim ben corc. bunu böyle bil. anlayan anladı.
---- burada bulunan entry moderasyon tarafından silinmiştir.---
yeni bir entry; sağlıklı düşüncelere sahip olmayan yazar. biraz daha fikirlerini içerisinde yoğurması lazım. çok fazla kitap okuması lazım lakin çizgi roman tarzı kitaplar değil. sosyalizm alfebesi ile başlayabilir. kadın haraketlerini gözlemlemek istiyorsa clara zetkin i de anlaması lazım. biraz da nene hatun falan katarız ortaya tam anlamıyla nereye gideceğini bilmeyen kemalist kız olursun. iyisimi gülüm, düşünen beynini sadece düşünme için kullan kasma kendini. zira yaşın daha tıfıl. ilerde herşey oturur. garip gelen şeyler yazmazın, pratikten uzak, teorinin yanından geçmemiş şeyleri falan.
tee ne zaman ismine ve yayınevine (bir zamanlar doğan kitap olmalıydı) aldanıp satın aldığım necati tosuner romanı, roman gibi bi şeyi (kınıyorum seni "yazarımsı kişi, diyerek kendime sesleniyorum parantez-evveli dört kelimeden ötürü)... bi de ödül mü ne almış, kim ona ödül verdiyse artık... ya trt vermiştir ya da milliyet ama milliyet'in ödülleri görece daha kaliteli kitaplara gittiği için trt'nin verdiğini varsayıyorum. her neyse... o nasıl ruhsuz bi anlatımsa, o nasıl sanki daha evvel hiç kitap okumamışız gibi övülen uyduruk kıytırık bi "özenli-sözcük-seçimiyse", henüz yarım sayfa okumadan içime sıkıntılar bastırmıştı. bitirmedim, ne anlattığını bile hatırlamıyorum ama işte neden sevmediğim belli... okuduğum kitaplar arasında oktay sinanoğlu kitaplarıyla ikame edilmeye değer bi tek bu kitap var şimdi... kitaplığın en altında, üstünde bir mouse kalınlığında toz, belli ki üstüne fareler yuva yapmışlar, bu güzel isimli boktan kitabın. yalnızlığa mahkum >>>>>> peh!
Yüzünün hangi oylumuna takılsam
Uçsuz uçurumlara düşüyorum
Ağlayınca şişen göz kapaklarında
Hangi tankerleri yüzdürdün bu akşam?
Sığınağımıza kaçan birkaç damla yağmur
Gözyaşına mı karıştı yoksa?
Fazla değil mi bu sessizlik ikimize;
Beni susarken bölme!
Satır aralarındaki sızıntıdan kendimi ele veriyorum
Ben sana, seni gösteren bir aynaydım
Dökülseydi sırlarım sen de göremeyecektin
Ben ki kendimi yine sırlardım
Sen kendine yeni aynalar bakmasaydın
Buldun mu yüzüne en uygun olanını?
Ve ağrılarını saklayabildin mi, sırsız aynaların sırrına?
Kulaklarıma sağır sesler peydahladım
Beni susarken bölme!
Az daha doğduğumuz öykü de ayaküstü ölüverecektik;
Anamızdan emdiğimiz acılar burnumuzdan gelecekti az daha..
Dipsizliğinde dibi tutarmış sandık, sanma oyunlarımızda
Meğer suskunluğumun dibi karaymış
Ben kuyu sanmışım
Ben susarken bölme!
Merhemine biraz Ağrı sür biraz Toros
Yol ortasında adresim yutuluyor bırakma ellerimi
Duru durdurmaya duramıyor, durak sandığımda köprüleri
Oysa her şeyi birleştiren köprüler yine ayırdı bizi
Saçlarını sakladığın rüzgarı biraz savursan
Açılmayacaktı bu kıyı şeridinden
Zulamdaki sardunya suskuları
Beni susarken bölme!
Ellerin büyükken ellerimden
Hangi coğrafyama sakladın, mendilleşen parmaklarındaki yaşları?
Bana do minör bağırma
Uslu bir su kuşuyken bünyemde
Verdiğin geçici rahatsızlık için, ömür dilerim senden sadece!
Ben sana ne yaptımların kaldı bak
Bu ucube caddelerde
Susmanın onaylamak olduğunu hatırlattığın bir gecede
Beni susarken bölme!
yeni bir yaşına daha girmiş olan çıtır yazar.
sevdikleriyle ve sevenleriyle bir ömür boyu mutlu mesut ve huzur içinde bir ömür boyu yaşasın inşllah. güzellikler yakanı hiç bırakmasın. nice mutlu senelere canım..
kuaför, boya, badana*,geçim masraflarını karşılamak şartıyla, kendini ruhunu sadece yanında "kadın" isteyen birine "he" diyen, güçsüz bi kadın geldi gözümün önüne.
nick altı ama, böyle gördüm ben, naapam.