yoğun bir arkadaş çevresinde geçirilen belli bi vakitten sonra, şöyle bebek de ki banklara oturup kulaklarını suyun ritmine gözlerini ufuklara emanet etmek, işte bu o andır.
eline kalemi kağıdı alıp da yazı yazdığın o an. sıçtımın klavyesi de yalnızlık düşmanı ve asla aynı aşkı tattırmıyor. kağıdın üstünde cızırdayan kalemin sesini tık tık tuş sesine milyon kere tercih ederim.