etrafınıza bakınca yalnız olduğunuzu fark etiğiniz durumdur.
aslında sevdiğim bi durumdur. güvenecek kendinizden başka kimse yoktur.
arkanızı birine yaslamak yerine duvara yaslamayı tercih edersiniz.
aslında belkide yalnız olmayı siz istemediniz. etrafınız, çevreniz etkiledi.
siz daha iyi hayaller kurdukça yıkıldı.
sonra kendiniz gibi birini aramaya başladınız.
ama ilk önce kendinizi tanımanız gerekiyordu. bu yüzden kendinizi keşfetmeye, tanımaya başladınız.
sonra yavaş yavaş insanların gerçek yüzlerini, kişiliklerini tanıdınız.
insanları tanıdıkça yalnızlığınızı sevdiniz...
geçici şeyler yerine sizi tamamlayan şeyler arıyosunuz.
sonra tekrar etrafınıza bakıyosunuz yapmacık ilişkileri fark ediyorsunuz.
bi sigara yakıp dumanıyla hayallerinizi sarıyosunuz ve bekliyorsunuz.. bekliyorsunuz..
Tanrı'nın koruması altında olduğunuza işaret edilen nedendir aslında ya çekilmez lanet birisinizdir ya da seçimleriniz ve hayalleriniz dünyanın geri kalanına meydan okuyordur.
Bence iki tip yalnızlık var. Ben bu iki tipten ikincisine giriyorum.
Birinci model asosyal olan evden çıkmayan sınırlı sayıda insanla görüşen ve genel olarak yeni insanlarla tanışıp kaynaşmayı tercih etmeyen model.
Ikinci model ise ilk model gibi olmasa da insanlara güvenmek yerine sadece goy goy yaparak günü geçiren ve esasen duygusal anlamda yakınlık kurmasını beceremediği için yalnız olan.