Etrafında ki sahte dostluklardan, ilişkilerden, çıkar ilişkisinden bıkmış insandır. Ne cool gözükme gibi bir çabası vardır ne de düşündüğünüz kadar ezik. Bıkmıştır herkesten belki yediği kazıklar miğdesini bulandırdığı için yalnızlığı seçmiştir. Etrafında kilerin işi düştüğünde kanka demesinden ve bulduğu her kusuruyla dalga geçecek yer aramasından sıkılmıştır. Çok değer verdiği dostlukların hiç bir şeye değmeyecek insanlar olduğunu görmüştür. Yalnızdır ama mutludur. Çünkü onu rahatsız eden sahtelikler, iki yüzlülüler, çıkarcı ve menfaatci insanlardan uzaktır. O kişi çok mutlu olamasa bile huzurludur. Belki de o kişi benimdir.
kafasına göre yaşar. sabah kalkar, kahvaltısını yapar, animesini izler, sıcak çikolatasını içer, basketbol oynar, duşunu alır, internette takılır, ps oynar güzeldir ya size de tavsiye ederim.
ama çok ihtiyaç duyar o boşluğu dolduracak birine içten içe özenir mutlu birlikteliği olan insanlara o basketbolu biriyle oynamak ps de biriyle ctr oynamak vardır, sıcak çikolatayı birine sarılıp içerken one piece, bakuman, great teacher onizuka izlemek vardır.
gerçek manada yalnızlık, bir ruh halidir.
kişi sayısı ile ilgisi yoktur.
yalnız insan yalnızdır.
kalabalıkta da öyle; tenhada da...
sosyalleşmenin belli belirsiz olan kritik eşiğinden geçmek ya da geçememekle ilgili birşeydir.
yüksek bir yerden, birisinin elini tutmadan geçemeyen insan misali, ellerinden tutulmadığı için orada öylece kalan, hiçbir şekilde kımıldayamayan, bu halden son derece rahatsız olup fakat bu hal üzere kalan herkes yalnız insandır.
o eşiği geçip de, gördüklerinden tatmin olmayıp geri dönen insan ise sanatçıdır.
yalnız insan fiziksel kusuru olan insandır. onlar sonradan ruhsuz olurlar, yaptıklarının cezasını çekerler. yalnızlık görmemiş biri olarak kendime acıyorum, hayatın daha acı yüzünü görmedim ama göreceğim .. yalnız ölmektense yalnız bir gençlik yaşamayı tercih ederim.
sabahın 5'ini, 2 paket sigara, dünya kadar ağzına sıçılmış hayalle, kafeinin dibine vura vura,kulağında bir kulaklık ile aynı parçaları yüzlerce kere üst üste dinleyerek, her defasında hüzünlenip, o çok bildiği yarasını kanata kanata hatırlamaması gereken anları, bazen ağlayarak, canının sıkkınlığına sıkılarak çoğu zaman, dudağındaki kuruluğa
değdirerek dilini, öylesine güzel dağılır ki; hiçbir gündüz toparlayamaz geriye kalanları.
bugün de sabahı ettik ulan gideyim de yatağımın buz tutan ayaklarını ısıtayım der ve ölüme uyur yalnız insan. uyandığında sevgilisinin, karısının, sevdiğinin, metresinin, annesinin, babasının, kardeşinin kahvaltısını hazırlamayıp çayı demlemeyeceğini bilir. yalnızdır lan işte, günaydın öpücüğü almayacağından çıkamaz yatağından. zor gelir, yorganı kaldırsa, yastıktan alıkoyamaz başını. gün ışığı sanki açığa çıkartır eksik kalmışlığını.
çok yemez, çok içer, sigara içer, gün olur cigara içer, iki kadeh bir şeyler içer, içini çeke çeke geçmişteki güzel
günlerden sızan anıları içer, geceyi eder. koyulaşır renkler, beyaz, kırmızı, siyah, mor öylesine karanlık bir hal alır ki, içinden çıkmaya kalksa önünü göremez. vazgeçer. gidemez. yığılır kalır avuçlarının arasında kafası. çöker. bir sigara
daha yakar. bazen bir filim içine girer, derken film olur, dağılır, yalnızlığını hatırlar eti acır. sahi sizin hiç giden günleri düşünüp göğüs kafesinize çöktüğünde dünya acımış mıydı etiniz? benim bir kere acımıştı, o gün bugündür sızlıyor sol
yanım.
boğazındaki her düğüm ile çözülürken saçları, içindeki iklimlerde sonbahar yaprakları düşer ve o çok bildiği dokuz sekizlik sancısı samani bir renge boyar duvarlarını. sonra hatırlar bir an, irkilir, korkar, durdurmaya çalışır zihnini,
kaçamaz, sıkışır ve itiraf eder:
" rotasını kaybetmiş iki başlı karanfil, sahadaki toz bulutuyla sevişmenin hiçbir anlamı yok."
"Sevgilimle ilişkimizi çok gizli tutuyoruz. O kadar gizli ki, sevgilim kim, ne zamandır beraberiz, ne aralıklarla konuşuyoruz bilmiyorum" diyen insandır.