yalnız bir opera

entry63 galeri0 video1
    36.
  1. önce geçmişe sonra içinize derin derin baktıran şiir..
    1 ...
  2. 35.
  3. ayrılıktan sonra ki süreci en iyi anlatan şiirdir kanımca. baştan normal normal okursunuz şiiri, sonra birden ağlama tutar.

    "...şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
    biliyorum
    ne sen dönebilirsin artık,
    ne de ben kapıyı açabilirim sana..."

    iyi değilseniz okumayın, okuyun da biraz iyileştikten sonra.*
    4 ...
  4. 34.
  5. aşka dair herşeyi anlatan murathan mungan şiiri ve en sevdiğim şiir.
    3 ...
  6. 33.
  7. okursun yüzünde buruk bir gülümseme,gözlerin dalar,sonra..sonrası malum yineyeniden hayat devam eder kaldığı yerden.
    3 ...
  8. 32.
  9. murathan mungan'ın zirvesi. upuzun, aşkın her kısmını içeren, adı gibi orijinal bir şiir. ölmeden ezberleyeceğim inşallah.

    "ve hala bilmiyordun sevgilim
    ben sende bütün aşklarımı temize çektim"
    1 ...
  10. 31.
  11. 30.
  12. Murathan Mungan'ın okuduğumda beni bambaşka bir dünyaya sürükleyen harika şiiri:

    ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
    yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
    oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
    Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

    imrendiğin, öfkelendiğin
    kızdığın ya da kıskandığın diyelim
    yani yaşamışlık sandığın
    Geçmişim
    dile dökülmeyenin tenhalığında
    kaçırılan bakışlarda
    gündeliğin başıboş ayrıntılarında
    zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
    Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha
    fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.

    Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, ratsgele bir ilişki
    gibi başlayıp, gün günden hayatıma yayılan, büyüyüp kök salan ,
    benliğimi kavrayıp, varlığımı ele geçiren bir aşka bedellendin.
    Ve hala bilmiyordun sevgilim
    Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
    Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
    Bütün kazananlar gibi
    Terk ettin

    Yaz başıydı gittiğinde. Ardından, senin için üç lirik parça
    yazmaya karar vermiştim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.
    Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
    Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.

    ...
    2 ...
  13. 29.
  14. birilerine gecenin sessizliğinde kulağına uzanıp hiç bitmeyecekmiş bir nefesle okunası şiirdir.çok güzel filan demeyeceğim sadece kendinizden , aşklarınızdan pek çok şey bulacağınız bir murathan mungan yüreğinin dillenmiş halidir.
    1 ...
  15. 28.
  16. Size dün melankolinin ta zirvesinden baktım tüm yıkılmış aziz aşklar, görünürde aşk gibi doğanlar, doğan görünümlü ölüler... Çünkü Murathan mungan'dan yaz geçer vardı. Yalnız bir opera en çok okunandı. Mazi ısrarla ve yüzsüzce kalplerde yara olarak yankılanmaya kararlıydı. dı.dı.dı.dı.

    Sırf böylesi bir şiir yazdığı için bile Murathan mungan her daim büyük şair olarak anılacaktır; ki sırf bunu yazmamıştır. Ve Yalnız bir opera; Yalnızca, bir opera değildir. Nedir?

    Sigara molası alıyorum...
    2 ...
  17. 27.
  18. her okunuşta kendini yenileyen, hiç eskimeyen şiir...

    ''şimdi biz neyiz biliyor musun?
    yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. umut
    ve korkunun
    hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
    bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını
    bilmeyen
    çocuklar gibi
    ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
    her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz''

    dizeleri ayrıca büyüler...
    2 ...
  19. 26.
  20. her üç günde bir kendini okutan şiir. yüksek derecede bağımlılık yapıyor.
    içinden hayat geçiyor.
    3 ...
  21. 25.
  22. Bana Zamandan söz ediyorlar
    Gelip size Zamandan söz ederler
    Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden. Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. Hepsini bilirsiniz zaten, bir ise yaramadığını bildiğiniz gibi. Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler,
    öyle düşünürler.
    Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden
    karşılaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla baş etmek,
    uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır.
    Zaman
    Alır sizden bunların yükünü
    O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar
    dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir
    yerlerden
    bulunup yeni mutluluklar edinilir.
    O boşluk doldu sanırsınız
    Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir

    gün gelir bir gün
    başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
    o eski ağrı
    ansızın geri teper.
    Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten
    Bitmişsinizdir.
    1 ...
  23. 24.
  24. 23.
  25. yıllar yıllar önce kareli bir harita metod defterine yazılmıştır el yazısıyla ki, daha güzel durduğu düşünülür hep karakteri belli eden şeylerin kağıtta. kenarına iliştirlmiş bir fotoğraf eşliğinde okunur her gelip geçişte, göz takılır. fotoğraf beyazdır. kar altında güzel bir istanbul manzarası. deniz buz tutmuş gibi, ağaçlar kar grisi. dile dökülemeyenin tenhalığında ve ödeşilememiş çağrışımların zihindeki yansımasında hissettirir kendini hep. aşktan çok hayattır, hayattan çok aşk. aşk mı hayattır, hayat mı aşk?

    Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.
    Karardı dizeler.
    Aşk... Bitti. Soldu şiir.

    efsanemdir...
    3 ...
  26. 22.
  27. amanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi

    kavranır.

    Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır.

    Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.

    Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık

    Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan

    Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır

    Ölmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla

    Günlerin dökümünü yap

    Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini

    Kim bilebilir ikimizden başka?

    Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış

    Bir ilişkiyi, duyguların birliğini,

    Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği

    Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi bir düşün

    Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya

    Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor

    Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla

    Bunlar da bir işe yaramadıysa

    Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda.



    Bu şiire başladığımda nerde,

    Şimdi nerdeyim?

    Solgun yollardan geçtim.

    Bakışımlı mevsimlerden

    ikindi yağmurlarını bekleyen

    Yaz sonu hüzünlerinden

    Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim

    Geçti her cağın bitki örtüsünden

    Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından

    Bakarken dünyaya

    Yangınlarla bayındır kentler gibiyim:

    Çicek adlarını ezberlemekten geldim

    Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların

    Unuttuklarını hatırlamaktan

    Uzun uzak yolları tarif etmekten

    Haydutluktan ve melankoliden

    Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden

    Duyarlığın gece mekteplerinden geldim

    Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti

    Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları

    Gökummaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.



    Bu şiire başladığımda nerde,

    Şimdi nerdeyim?

    Yaram vardı, bir de sözcükler

    Sonra vaat edilmiş topraklar gibi

    Sayfalar ve günler

    Işık istiyordu yalnızlığım

    Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum

    ilerledikçe...Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde

    Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.

    Karardı dizeler.

    Aşk...Bitti. Soldu şiir.



    Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden

    Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım

    Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde

    Ask yalnız bir operadır, biliyordum:

    Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım.

    Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim

    Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu

    El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk

    Birlikte çıkalan yolların yazgısıdır:

    Eksiliyorduk

    Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim

    Her otelde biraz eksilip, biraz artarak

    Yani çoğalarak

    Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin

    Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında

    Ağır ve acı tanıklıklardan

    Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.

    Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum

    Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu

    Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...

    Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları

    Ve açık hayatları seviyordu.

    Buraya gelirken

    Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim

    Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri

    Ödünç almadım hiç kimseden hicbir şeyi

    Çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri...

    panayır yerleri...

    Ölü kelebekler...

    Ölü kelebekler...

    Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.



    Adım onların adının yanına yazılmasın diye

    Acı çekecek yerlerimi yok etmeden

    Acıyla baş etmeyi öğrendim.

    Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?

    ipek yollarında kuzey yıldızı

    Aşkın kuzey yıldızı

    Sanırsın durduğun yerde

    Ya da yol üstündedir

    Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar

    Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar

    Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı.



    Aşkın bir yolu vardır

    Her yaşta başka türlü geçilen

    Aşkın bir yolu vardır

    Her yaşta biraz gecikilen

    Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler

    Gözlerim

    Aşkın kuzey yıldızıdır bu

    Yazları daha iyi görülen

    Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler

    ilerlerim

    Zamanla anlarsın bu bir yanılsama

    Ölü şairlerin imgelerinden kalma

    Sen de değilsin. O da değil

    Kuzey yıldızı daha uzakta

    Yeniden yollara düşerler

    Düşerim

    Bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda

    Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında

    Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler

    Yaşamsa yerli yerinde

    Yerli yerinde her şey

    Şimdi her şey doludizgin ve çoğul

    Şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi

    Şimdi her şey yeniden

    Yüreğim, o eski aşk kalesi

    Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden

    Dönüp ardıma bakıyorum

    Yoksun sen

    Ey Sanat! Her şeyi hayata dönüştüren.

    bu da şiirin devamı..
    1 ...
  28. 23.
  29. murathan mungan'ın insanı derinden etkileyen herkesin kendinden bir parca bulabilecegi siiri.
    daha o gün anlamalıydım bu iliskinin yazgısını
    takvim tutmazlıgını
    aramızda bir düsman gibi duran
    zaman'ı
    daha o gün anlamalıydım
    benim sana erken
    senin bana gec kaldıgını.
    1 ...
  30. 22.
  31. şimdi biz neyiz biliyor musun?
    akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
    birbirine uzanamayan
    boşlukta iki yalnız yıldız gibi
    acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
    2 ...
  32. 21.
  33. şimdi biz neyiz biliyor musun?
    yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. umut
    ve korkunun
    hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
    bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını
    bilmeyen
    çocuklar gibi
    ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
    her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz
    2 ...
  34. 20.
  35. bu şiirle tanışmanız terkedilişinize denk gelmişse
    hele bir de yaz başıysa...
    +++anneeee depresanım nerde bulamıyorum.
    ---bitirdi bizi bu şiir.
    3 ...
  36. 19.
  37. her okuyuşta ağlatan, her ağlattıktan sonra tekrar okunan şiir *.
    3 ...
  38. 18.
  39. neydi sana bu mısraları yazdıran,
    neydi yada kim???
    her bir yaşamın kıyısından köşesinden geçerek bunları yazdıran
    kelimelerinle kıskandıran
    oysa yaşadıklarım farklı değildi seninkinden
    sadece güzel olan kelimelerindi
    ve acını benimkinden büyük yapmazdı kurduğun cümleler.
    ama neydi senide benide kalbimden vuran.
    neydi, kimdi
    yoksa korumasız kalan kalbimiz miydi???

    ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
    yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim.

    imrendiğin, öfkelendiğin
    kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
    yani yaşamışlık sandığın
    geçmişim

    "eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen"
    notunu buldum kapımda.
    altına saat:16.00 diye yazmıştın,
    ve 16.04'tü onu bulduğumda.

    daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
    takvim tutmazlığını
    aramızda bir düşman gibi duran
    zaman'ı
    daha o gün anlamalıydım
    benim sana erken
    senin bana geç kaldığını

    şimdi biz neyiz biliyor musun?
    akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
    birbirine uzanamayan
    boşlukta iki yalnız yıldız gibi
    acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
    bir zaman sonra
    batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
    kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
    ne kalacak bizden?
    bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim
    sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
    ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
    bizden diyorum, ikimizden
    ne kalacak?

    şimdi biz neyiz biliyor musun?
    yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. umut
    ve korkunun
    hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
    bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını
    bilmeyen
    çocuklar gibi
    ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
    her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz

    kış başlıyor sevgilim
    hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
    bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
    oysa yapacak ne çok şey vardı
    ve ne kadar az zaman
    kış başlıyor sevgilim
    iyi bak kendine
    gözlerindeki usul şefkati
    teslim etme kimseye, hiçbir şeye
    upuzun bir kış başlıyor sevgilim
    ayrılığımızın kışı başlıyor
    giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.

    kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
    yazıya oturup
    sonu gelmeyen cümleler kurmak,
    camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak...
    böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır
    çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır
    içimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun
    para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar
    bir aşkı yaşatan ayrıntıları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
    çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığınız anlar,
    eşyalar gözünüzün önünde durur
    birlikte yarattığınız alışkanlıklar
    korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
    cağrışımlarla ödeşemezsiniz

    o boşluk dolar elbet,
    yaralar kabuk bağlar,
    sızılar diner, acılar dibe çöker.
    hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
    bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
    o boşluk doldu sanırsınız
    oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir

    gün gelir bir gün
    başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
    o eski ağrı
    ansızın geri teper.
    dilerim geri teper.
    yoksa gerçekten
    bitmişsinizdir.

    zamanla yerleşir yaşadıkların,
    yeniden konumlanır, çoğalır anlamları,
    önemi kavranır.
    bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey,
    çok sonra değerini kazanır.
    yokluğu derin
    ve sürekli bir sızı halini alır.
    oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
    mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
    her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır...

    (bkz: benim sana erken)
    (bkz: senin bana geç kaldığını)
    4 ...
  40. 17.
  41. murathan mungan^ın bir omur yetmez tadındaki harika eseri..

    yaz geçer , bunun etkisi geçmez.

    ne vakit okunsa ağlanır..ah edilir..

    çok uzundur , ama mevzudan hiç sapmaz.

    hep aynı etki , hep aynı tokat!
    *
    ^^ ben sende bütün aşklarımı temize çektim.. ^^
    3 ...
  42. 16.
  43. şiir'den ziyade, bir şiirsel öyküdür kanımca.
    2 ...
  44. 15.
  45. Anladığında ise yapacak tek bir şey kalmıştı sana
    Bütün kazananlar gibi terk ettin...
    Bünyede alkol etkisi yaratan şiirlerden hani, bazende bol gözyaşı ama,
    Dönüp ardıma bakıyorum yoksun sen
    ey sanat
    herşeyi hayata dönüştüren,,, diye bittiği noktada,
    okuyan da bitiyor ve mutlaka ey sanat yerine terk edenin ismini koyuyor terk edilen
    2 ...
  46. 14.
  47. 16
    04
    ben
    sen
    erken
    geç
    yazgı
    takvim
    ve
    diğerleri
    m
    diğerleri
    n.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük