yalan, gercekler arasinda olusmus bosluklari dolduran, ve gercek manada bir karsiligi olmayan bir eylemdir. insan yalana alisabilir, ama sartlari da onu yalan söylemeye itebilir. mesela hoslanmadigi bir durumda bulunan bir insan, o konumunu o an icin degistiremiyorsa, bu sartlar altinda yalan söyleyebilmesi muhtemel bir insandir.
yalan olmadan sirf gercekler üzerinde yasamak gercek bir ütopyadir. herkes yalan söyler ve her sekilde yalan söyler. nsan kendisine de yalan söyler. cok aci bir tecrübe gecirmistir, bu tecrübenin acisini hafifletebilmek icin kendisine yalan söyler, o yalani söylemezse, cok aci cekecektir, demek ki yalan, her zaman kötü bir sey degildir.
yalniz herkesin bildigi üzre, genellikle yalan, baska yalanlari da beraberinde getiren bir seydir.bu durum genellikle bir sahsin söyledigi yalanlarin ortaya cikmasini istememesi durumunda olacaktir. aslinda böylesi durumlarda yapilacak en akillica is, o ana kadar kac yalan söylenmisse onlari itiraf etmektir. karsi taraf belki affeder, etmezse de olur. demek ki karsi tarafin beklentileriyle sizin gercekleriniz arasinda bosluklar vardir, ve siz bu bosluklari zaten yalanlarla dolduruyorsunuzdur. bu da aslinda sizin karsi tarafla kurdugunuz yalana dayali iliskinin, aslinda olmamasi gereken bir iliski oldugu anlamina gelmektedir. karsi taraf....iste yalanin özü buradadir....bizim tarafta degil karsi taraftadir... karsi taraf... en basit tabiriyle yalan " karsi tarafa yaranmak" amaciyla söylenir.
bilinmesi gereken en önemli olguysa, gercekler arasinda bosluklar yoksa, yalana ihtiyacin olmayacagi tespitidir. yalana, bu bosluklar olustugu an ihtiyac duyulacaktir. ve amac da karsi tarafa yaranmaktir.karsi tarafin gercekte karsiligi olmayan bir seylere inandirilmasi amaciyla söylenir yalan. yani genellikle bu baglamda kullanilir. babaniza "karneniz de zayif olmadigini" söylediginiz zaman, eger bu bir gercekse, elinizde karenizle gidersiniz, eger yalansa da vargücünüzle o karneyi saklamaya calisacaksinizdir. bu durum, mesela "karnenin kayboldugu" yalanini getirecektir. bir yalan derhal bir ikinci yalani getirmistir. baba, bu noktada karnedeki notlari okula telefon ederek ögrenecektir.
bu yalani siz babaniza sizin taraftaki bir boslugu doldurmus olmak icin söylemissinizdir. babanin beklentileriyle sizin gercekleriniz arasinda bir bosluk olmustur. ve bu da sizi yalan söylemeye sevketmistir. demek ki yalani doguran faktörlerden birisi de "beklentilerdir". bu beklentiler konusu hakkinda uzun uzun yazilar yazilabilir. tabii ortada bambaska tehditsel unsurlar da olabilir.
ancak baba eger okulu arayip notlarinizi teyit ettirme geregini duymayacak olursa, sizden hosnut olacaktir, bu da bir "mutluluk" ortami yaratacaktir. demek ki yalan mutluluk olusumu, kabul edilmek, deger verilmek amaciyla söylenen bir sey olmalidir. yalan bir görüse göre de insanin "kendini koruma icgüdüsü" icerisinde de önemli bir yere sahiptir. yalan, boslugu doldurmaktan baska, gercegi gizleme islevini de üstlenebilir, dikkatli gözler icin, bosluk dolduran yalanla, gercegi gizleyen hatta saptiran yalan arasinda cok büyük bir fark vardir. ancak gerceklerin gizlenmesi de, koruma icgüdüsünün olmazsa olmaz bir parcasidir.
sonucta yalan insanlar arasi iliskilerin icerisindeki birbirleri arasinda olusturmaya calistiklari "tampon bölgeler" acisindan da önemlidir. ve yalan son derece insani birseydir. yalanin olmadigi bir dünya olabilmesi icin, önyargilarin, ve insanin bazen cok abarttigi diger deger yargilarinin da sorusturulmasi gerekir. zengin olmanin bir matah sayildigi bir toplum düzeninde insanlar, toplum tarafindan kabul görülmek icin, "zengin" taklidi yapip sürekli yalan söylemeye itileceklerdir. aslinda o insanlar bu yalani kabul edilmek icin söylemektelerdir, ve buradaki suclu da sadece o insanlar degil, zengin olmayi matah sanan toplumun tüm bireyleridir.
yani yalan sadece o yalani söyleyen sahsin sorumlulugunda degil, o yalanin söylenmesini gerektiren sartlarin da, o sartlari olusturanlarin da sorumlulugundadir.
iyi yapılması gerekendir. yalan oluşturmadan önce, gerçeğin ortaya çıkmasına neden olabilecek durumlar tek tek incelenip önlemler alınmalıdır. zira yalancının mumu yatsıya kadar yanar söylemi doğru bir söylemdir. bir de yalan olduğu acaba anlaşıldı mı, anlaşılmadı mı şüphesi vardır ki, insanı yiyip bitiren cinstendir. bu yüzden en güzeli yalan söylememektir. bizi yalan söylemek zorunda bırakanlar utansındır.