--spoiler--
ben yalanlarımı kendime söyledim en çok
en çok gözlerin aklıma geldikçe
istanbul dediğin buradan kaç deniz
ötemde bir çocuk taşları sektirdikçe
yalandan dilekler tuttum söylemedim tanrı'ya
aklıma sen geldikçe.
--spoiler--
--spoiler--
küçük hesaplarla geçiyor yaşam
büyük kavgalar hep küçük şeyler için
arsız ayaklar altında alın teri
kırılgan naif elleri
yalanlar yalanlar yalanlar
bulutların ardındaki güneş gibi gerçek
sevilmeye muhtaçken kimileri
kirli avuçlara düşüverecek
--spoiler--
Yolun yarısını geçtim ve çevremde ne kadar çok yalan söylendiğini gözlemliyorum. Neden yalan söyleme isteği oluşurki kişide? Hani zor durumda kalındığını düşünsem eh.. mecburen söyledi diyeceğim ama gerçekte öyle değil. Neredeyse bi alışkanlık olmuş yalan.
Yalan...Beyaz yalan...Pembe yalan.. Yalan yalandır rengi olmaz, affı hiç olmaz kanımca. Adam akrısına yalan söylüyor, kadın kocasına,çocuk öğretmenine, arkadaş arkadaşına, çalışan patronuna.. Ve bir yalanlar silsilesi oluşuyor..Buna bir dur diyelim, hayatımız koca bir yalan olmadan..
iri, güçlü, kimyasal yalanlar dökülüyor yürüdüğüm sokaklara... Amacı ne sevindirmek ne de üzmek olan yalanlar. Kimsenin sırtını ağrıtmayan, kimsenin mumlarını yatsıya kadar yakmayan yalanlar. Biraz önce bir falcıdan çıktım. Sol avucumda yalan, sağ avucumda seni gördü: Elimi ona uzatır uzatmaz, birkaç iyi dilek yuvarlandı yere. Hani şu "kendine iyi bak" , "lütfen mutlu ol" sözcükleri...*