insanı 'yalancılaaaarrr' diye bagırtarak deliliğin sınırına getiren kimselerdir. en tehlikeli modelleri; kendi yalanına kendisini de inandıranlarıdır. cok zeki oldukları kanaatindeyim zira söylenilen yalanı akılda tutup sürdürmek cidden kabiliyet ve iyi bir hafıza gerektiriyor. en kötüsü insanın en yakınlarının bu türden cıkmasıdır. insanı en cok sarsan sey ise yalanlara inanmıs olması değil de, artık o yalancıya inanmıyor olusudur. *
sosyal mühendislikte kullanılan değersiz görünen, her birinin toplaminda oldukça değerli bilgi çıkan (Puzzle misali) cümlelerle oynamasini iyi bilen, hedefine ulaşabilmek adina yalan söyleyen masumane kişiliklere toplum arasinda takılan rumuzdur.
(bkz: zafer kaçınılmazsa söylenilen şeyin önemi yok)
yalan söylemek için uğraşan ama beceremediğinden yalanı meydana çıkan insandır. karşındaknin yalan söylediğini bilmek, onun yalanı beceremediğinin ispatıdır. ortada enteresan bir çelişki vardır.
sihirbazlara benzetirim ben. nasıl bir sihirbazın numarasını yapmak için doğa üstü güçlere ihtiyacı yoksa; işi onu izleyenlerin zihninde bir yanılsamayı sağlamaksa, yalan söyleyenin de söylemeyenlerden farklı becerilere sahip olması gerekmez çoğu zaman.
"yeryüzünde dürüst birilerinin de olabileceğine inanıp onu mu aramalıyız, yoksa acının başladığı her yerde dürüstlüğün bittiğini kabul edip dürüstlüğü istemekten vaz mı geçmeliyiz?
herkes yalan söylüyorsa en dürüstümüz "ben yalancıyım!" diyenler mi?
dürüst olduğunu söyleyenlerden mi korkmalıyız, yoksa yalancı olduğunu söyleyenlerden mi?
kendimizi kimden sakınmalıyız?
ve, kendimizi sakınmalı mıyız?
neden dürüst birine, güvenebileceğğimiz birine bu kadar ihtiyacımız var, kendimize ve dürüstlüğümüze güüvenemediğimiz için mi?
bizi, dürüstlüğün gerçekten var olduğuna inandırması, bizi de dürüstlüğün güvenilir sularına çekmesi için mi insanlara dürüst olmaları için yalvarıyoruz?
niye kendimizde olmayanı başkasından istiyoruz?
kendimizde olmadığı için mi?
yalandan en çok yalancılar, günahtan enn çok güünahkarlar, ihanetten en çok hainler mi korkuyor?
yalanın, gününahın ve ihanetin çizgisini ne kadar çabuk ve kolay geçtiğimizi bildiğimizden mi başkalarının da o kadar kolay ve çabuk o çizgileri geçeceğine inanıyoruz?"
zira, anlaşılmasaydı 'yalancı' olarak nitelendirilmezdi.. bildiğiniz üzere; yalan söylemeyi beceremeyenlere kullanılır bu sıfat, becerenleri hak getire..
söyleyebilenlerin birer zeka fışkırtısı oldukları gerçektir.tırsılması hatta koşarak uzaklaşılması gerekir.hele bi de bunu gözünün içine bakarak yapıyolarsa aman diyim evlerden ırak..