Kin kırdı her okşamak istediğimde seni
Elimi gözlerimi gömdüm tebessüme
Yalnız kendine inkarın
Sadece senden kaçarsın
Halin ele verir anlamazsın Yalan söyleme bana
kokusunu kilometrelerce öteden alabildiğim nahoş küçük düşürücü eylem. anlayabiliyorum nolur bana yalan söylemesin kimse komik oluyor çünkü çok komik. yalan sonsuz mudur?
anladığım halde oyuna devam ediyorum ya eh ne diyim ben kendime de bilmemiyorum ki.
hadi gidiyorsun
yürekten kan gidiyor,sen gidiyorsun
herşey gidiyor
gökte bulut,dağda kar,düzde kervan gidiyor
solgun bir gül oluyor insan
bir demet kır çiçeği ölüyor sen gidiyorsun
ne ucuz yaşıyorsun,ne kolay
bir kristal gibi ellerimden düşüyorsun
bakma öyle
ben kanıyorum sen üşüyorsun
kolay değil bir yalan bu
yaralayan kanayan koca bir yalan
yalan işte
sevdiğim yalan
şarkılardan arta kalan ve sabah buğusu
ve tarla faresi ve ekmek derdindeki işçi kalbi gibi
yumuşak sıcak bir yalan
ıslak gözlerimle geçiyorum
yaralı bir ceylanın kalbinden
ceplerimde kül var
bir yangından arta kalan
sorduğum adreslerde kimse olmuyor
ve kimse olmuyor ben sorduğum zaman
her şey bir yalan gibi yandığı zaman
yalnız olduğunu anlıyor insan
anladım ve geçtim
yaralı bir ceylanın kalbinden
aynamı kırdım fotoğraflarımı yaktım
nasıl da acımasızdım tafralarıma karşı
nasıl da umarsız
su gördüm düşümde
karanlıktı ve gürültüyle çağlıyordu
ceplerimde kül vardı ve yanıyordu
sonra sabah oluyor
ve bir ceylan kalbinde alem ağlıyordu
hayır diyordu bir dağ köylüsü
hiçbir şey için geç değil
ve geç değil bir şey için hiçbir şey
bişey vardı öyleyse bişey
beni çeken
gecenin duldasından uzağa
kocaman çayırlara çeken bişey
gümrah ırmaklara
sonra sıcağa sonra acıya
sonra yaralarıma merhem olmaya kapıma dayanan
bişey
tutsana beni,bırakmasana
olsun yaralasana
olsun,ağrısa da
yalan da olsa,kalsana
dağ köylüsü
aşkın olduğu yerde ben varım
sen olmasan da ben varım
yağmur yağar saçlarım filizlenir
bir yıldız düşer omuzlarıma
ıslık çalar ıslanır şarkılarımı söyler geçerim kapından
camların buğusundan ve yağmurun kokusundan
tanırlar beni
bilirler
en iyi yalanlarını ben alırım onların
adresler sorarım kimseler oturmaz orda
ve kimseler olmaz ben sordukça
dağ köylüsü
şimdi gidersen
şimdi git
kalırsan şimdi..
"Artık senin için yazmıyorum şarkılarımı
Arık senin için dökmüyorum gözyaşlarımı
Artık senin ardından beklemiyorum kapıları
Artık sensin diye bakmıyorum telefonlara
Yalan,yalan...
Yalan hepsi yalan
Seni sevmediğim, istemediğim,
Ardından hiç gitmediğim
Hepsi yalan..
Seni sevmediğim yalan..
istemediğim yalan..."
camların buğusundan ve
yağmurun kokusundan tanırlar beni
bilirler, en iyi yalanlarını
ben alırım onların
adresler sorarım, kimseler oturmaz orda
ve kimseler olmaz ben sordukça
dağ köylüsü, şimdi gidersen şimdi git
kalırsan, şimdi...
ıslak gözlerimle geçiyorum
yaralı bir ceylanın kalbinden
ceplerimde kül var,
bir yangından arta kalan
hadi gidiyorsun, yürekten kan gidiyor
sen gidiyorsun, herşey gidiyor...
gökte bulut, dağda kar, düzde kervan gidiyor
solgun bir gül oluyor insan
bir demet kır çiçeği ölüyor
sen, sen gidiyorsun
ne ucuz yaşıyorsun, ne kolay
bir kristal gibi ellerimden düşüyorsun
bakma öyle, ben kanıyorum, sen üşüyorsun
kolay değil, bir yalan bu
yaralayan, kanayan, koca bir yalan
yalan işte, sevdiğim yalan
şarkılardan arta kalan ve
sabah buğusu ve tarla faresi
ve ekmek derdindeki işçi kalbi gibi
yumuşak, sıcak bir yalan
tutsana beni, bırakmasana
olsun, yaralasana
olsun, ağrısa da
yalan da olsa kalsana...
Pis olan her şey yalandır ya da kakadır diye öğretilir ya aslında öyle değil hayat yalan sen doğruları kalıplaştırıyorsun yalanları da ayrı bir yerde yoğurup dolaba atıyorsun. Bunu yap bunu yapma, ama gerçi bu en basitinden bir tanımlama oldu, sevmiyorum yalanı bana yılanı anımsatıyor tırsıyorum, ondan insanda sevemez oldum. Çünkü herkes yılana sarılırmış gibi yalana sarılıyor, yapmayın ayıptır yahu kardeşim, hani bilirim kalıplar aşılmalıdır ama onun yalan kısmını abartmadan yapıp doğru düzgün ilerleyeceksen ne ala ama yılanla birlikte yatacaksan, al yalanlar senin olsun ben kaçar.