Bir kabilede kadınlar Pazartesi, Salı, Çarşamba günleri erkekler ise Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri yalan söylemektelermiş. Diğer günlerde ise yalnızca doğruyu söylüyorlarmış. Bir gün erkeklerden biri, kadınlardan biriyle bir araya gelmiş ve sohbet etmeye başlamış. Laf arasında kadın erkeğe, bakın ne söylemiş?
Kadın: Dün yalan söylüyordum.
Erkek: Ben de.
Bu diyaloğa dayanarak, bakalım konuştukları günün hangi gün olduğunu bulabilecek misiniz? Sizce bu diyaloğun geçtiği gün, hangi gündür?
Cevap: Sorunun tek bir cevabı vardır, o da Perşembe'dir.
"insanlar, aslında kendilerine yalan söylenmesinden hoşlanırlar. sadece kendilerine yalan söylendiğini öğrenmekten hoşlanmazlar, hepsi bu.” -Barney Stinson
Gerçeğin tersini göstermek, olmuş bir şeyi olmamış, olmamış bir şeyi olmuş gibi göstermektir yalan. Yalan söyleyen kişi bunun kötü bir davranış olduğunu bilir ve bu açıdan baktığımızda kişi yalanlarıyla herkesten önce kendini kandırır. Çünkü yalancı insan kendisine "yalancı" denilmesini istemez ve bundan endişe duyar. Yalancı olduğunu kabul etmemesi de elbette başka bir yalandır. Dürüstlük ne kadar ahlaki ve insanı bir özellikse, yalan söylemek de ahlak ve insanlık dışı bir harakettir.
Söyleyin! Yalan da olsa söyleyin be! Tanrı aşkına söyleyin! Gerçekleri duymaktan o kadar muzdarip olduk ki. Mutlu olmak için yalan gerekli. Doğrular batıyor her tarafımıza. Pırasa bıyıklarını sürüyor aralıksız, oramıza buramıza. Söyleyin be! Allah, Muhammet aşkına söyleyin! Çok bi' çok muhtacım onlara. A Haber gibi duraksız ve umarsız. Mutlu olmak istiyorum artık.