bütün dinlerde en büyük günahlardan biri sayılmakta olan yalan dinimizce de aynı şekilde değerlendirilmektedir. ancak dilinden besmelesi, cebinden hac bileti düşmeyen sayın vekillerimiz meclis çatısı altına girer girmez ettikleri ve tutamadıkları yeminle yaşamak zorundadır. elbette vebali boyunlarınadır ama hem yemin edip hemde uymamak, bu ne perhiz, bu ne lahana turşu dedirtmez mi?
sırf bu yemin'e bağlı kalamadıkları için milletvekilliğinden düşürülmeleri gerekir.
buyrun size tutamadıkları yemin;
"Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim" (alntıdır.)
hemen arkasından "yalan yere yemin etme lan Allah çarpar" atasözü gelir.
Yeminin edildiği anda çarpılma meydana gelmesi abartı bi durumdur, başına gelen az şahıs vardır. Şahsen ben tanımadım.
Lakin yüce yaratan hiçbirşeyi unutmaz. Adama bi çarpar yeminlen ağzın götüne döner.
O yüzden yalan yere yemin etmek çok günahtır.
atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı kalacağıma... diye başlayan yeminler olabilir.
bir de şeymiş, arkadaş anlattı geçenlerde, arabistanda bir kişi yalan söyleyecekse eğer, söze "biliyorsun ben müslümanım" diye başlarmış. inandırıcı olsun hesabı.