önce yalan söyleyip, sonra söylediği yalanın yalan olduğunu söyleyen, daha sonra yalan söylememeye yemin edip yeniden yalan söyleyen, söylediği yalanın yalan olduğunu söyleyerek yalan yemin ettiğini söyleyen insanın düştüğü durumdur
Bize yalanın kanser hücresi gibi olduğunu kanıtlayan,başa gelmemişse "oh canıma da değsin" dedirten, ama başa gelmişse hatırlanmak bile istenmeyen olaylardır.
insanı yalancı yapan olaylar zinciri.
yalan dendiği vakit rahmetli babamın o klasik nasihati gelir aklıma, derdi ki;' oğlum yalan söylemeyin, bir yalanı doğru gibi göstermek için kırk yalan daha söylemek zorunda kalırsınız. o kırk yalanı doğru göstermek içinde binlerce yalan..bir gün yalancı biri olur çıkarsınız.doğru bi tanedir, söyler kurtulursun.'
bir de yalancı adamın hafızasının cok iyi olması lazım ki, söylediği yalanları unutmasın. nerden baksan yalancılık zor zanaat.
arka sırada sevgilisiyle oynaşmaktan, resmi kelebek çizmekten öteye gidememiş olan kız birden bir portre çıkardı ve bana gösterdi. tepkim "çüş !!!" oldu tabi ki..
ben: sen mi çizdin ?
+ evet.
ben: nasıl çizdin ?
+ bir arkadaşım gösterdi.
ben: güzel çizmişsin.
+ teşekkür ederim.
ben: yalnız mı çizdin ? burun nasıl çizdin böyle güzel, hem de ilk çiziminde ?
+ arkadaşımla..
ben: e, ben çizdim demiştin ? neyse, nerede okuyor ?
+ güzel sanatlar lisesinde.
ben: yaa.. * e o zaman bizim gruba gelsene. hocaya söyle, alır seni belki. *
+ yok..
ben: neden ??
+ ..
(bkz: salak) bir daha da o kızdan çizim göremedik.
aslında oluyor. gerçek bir bütünsellik içinde ilerler ve olaylar sadece bir ana özgü değildir. dolayısıyla bir an için söylenen yalan bütünlük içinde fark edileceğinden bu yalan diğer anlara da uydurulmalıdır.