yalan söyleyen kişinin herkesi kandırdığını sanması, sizi aptal yerine koyması, sizin de buna izin verdiğiniz için kendini aptal hissetmeniz ve akabinde kendinize lanet okumanızdır.
velhasıl kelam yapılmaması gerekendir çoğu zaman..
erdemli bir davranıştır. topluluk içinde o kişiyi bozmamak, kırmamak adına yapılan eylemdir. kaldı ki böyle bir durumda yalanını herkesin ortasında yüzüne vursan belki o kişi için ders niteliğinde olur ama hoş değildir. çeker kenara dersin icabında.
bu tür yalanlar, genelde bir olay anlatılırken muhabbetin eğlencesi biraz daha artsın diye araya üç beş tane pembiş pembiş serpiştirilir. sende arkadaşısındır bakarsın millet eğleniyo bişi demez doğru olanı yaparsın. eğer bu yalanlar bir erkek tarafından kıza anlatılıyorsa zaten sen para alsan dahi o yalanı ortaya çıkarmazsın. ne demişler ''komşuda pişer bize de düşer.'' eğer kızlar, arkadaşının muhabbetini, o ortamı severse ufak ufak yaklaşmayada başlarlar.
böyle bir olay fox tv de yayınlanan su gibi programında yaşanmış ve uğur arslan yalan söyleyen zatı bir güzel dinleyip, onun yalan söylediğini anladığını belirtecek şekilde jest ve mimiklerle belirtmiştir. olay ise şöyle gelişmiştir:
erzurumlu bir elemanın ilk önce kendi röportajının olduğu vtr yayınlanmış ve eleman bu röportajda işçi olduğunu söylemiştir. daha sonra canlı yayına alınan bu eleman başlamış sıkmaya ve dekarosyoncuyum, etilerde dükkanım, 4 leventte * kendine ait evi olduğunu söylemiştir. bunun üzerine uğur arslan da biraz fazla abartılı şekilde tepkiler vermiş ve yüz hareketleriye belli etmiştir bu zatın yalan söylediğini. daha sonra ise bu şahıs bir daha bu programda görülmemiştir.
bir de sizin anlattığınız ve başınızdan geçmiş bir olayı sizden dinledikten bir süre sonra sizinde bulunduğunuz ortamda kendi başından geçmiş gibi anlatanlar vardır. çok daha eğlenceli olur dinlemesi, hele durumu bilen bir kişi daha varsa yanınızda tadından yenmez olur. eğlence olsun diye şaşırma efektleri yaparsınız, sözlü yapan kıl hoca tarzında sorular sorarsınız ki hikayenize ne eklemeler yapılacaktır... bozmadan tadını çıkarmak en iyisidir.
bozmadım o gün seni. ne bahsettiğin sürahi gerçekti, ne de boynundaki emikler "cam kesikleri"ydi. bozamadım seni. kıyamadım sana sevgili arkadaşım. "yalan söylüyorsun!" diye bağıramadım.
bana yakışmazdı çünkü. ben sen değildim. insanların içinde seni küçük düşüremezdim. ama sen ne yaptın? beni aldattın küçük arkadaşım. bilirsin. aldatmak kötüdür. ama sen yaptın.
beni anlattın durdun yıllarca. öğrendim, göz yumdum, affettim. insanların zihinlerini ele geçirmeye çalıştın. bütün sınıf senin yanında sandın. hiç bir şeyden haberim yoktu oysa ki. ve sen, arkadaşım, sen beni yerin dibine sokmuşsun.
amacın neydi bilmiyorum.
beni yalnız bırakana kadar uğraştın durdun. başaramadın ama. öldüremedin, güçlendirdin.
inan senin artık adını bile anmak istemiyorum. sen ki o küçük bedenin ve ölü renginle çoktan fantezi meraklılarının kucağına oturmuşsun. şimdi senin adın dolanıyor beni çekiştirdiğin ağızlarda. senin adın. ama kötü...
bu yazıyı okuyacağını biliyorum. benden nefret etmeye devam et. çünkü yalnız kaldığında yanıma gelmeni istemiyorum!
arkadaşım, bozmadım seni zamanında, nasılsa yeteri kadar bozulmuşsundur artık...