bence çok kötü bir sıfat. ben mesela hakan ural'a sadece merhaba demiştim ama siz çok iyi bir oyuncusunuz falan dememiştim. yalaka olmamak lazım hayatta.
- Alo
- Aradı mı yoksa?
- Kim?
- Saray...
- Ha.. Yok.. Henüz aramadı.
- O kadar çalıştık, fişledik, raporladık ya..
- Ya sabret. Arar. Şimdi yoğun seçim meçim. Parti işleri.
- Tamam da. insan bi takdir istiyor abi.
- Kemik mi?
- Yok, öyle demeyelim de...
( alıntıdır)
not: himmettir o himmettir... kemiği de nerenden çıkardın?
ülke genelinde ciddi bir yalaka sever kitle var. bu kitleye karşı biraz sabırlı şekilde yalakalık yaparsanız ağzından lokmasını bile alırsınız.
bu kişiler, siyasetçisinden, patronunuza, amcanızdan babanıza kadar gidebilir. çok geniş kitleye hitap ediyor.
biraz gözlem yapabilirseniz yalakalığı bir meslek haline getirmiş insanları görebilirsiniz. bu kişilerin konuşmalarında yada hareketlerinde sürekli bir yalvarma, dilencilik, hallerini görebilirsiniz. çıkarı olan kişiye karşı sürekli iyi sözler söyleyerek onun ilgi alanına girmek tek hedefidir.
yalakalığı meslek haline, konuşma şekline getirmiş kişilerin hayatları da bu şekilde gider aslında. kendisi bir beceri sergilemeyip sadece yalakalık, dilencilik yaparak bir yerlere gelmek için uğraşır.
Şu an piyasada o kadar çoktur ki bir nevi akım haline gelmiştir. Bunlara "dalkavuk" ya da "şakşakçı" da denebilir. Yalakalık babadan oğula geçen bir meziyettir! Yalakaların çocuklarına "yalakazade" denir. Bir de yalakalardan muzdarip olanlar vardır. Bunlara da "yalakazede" denir. Bu garipler yalakalık yapmayıp yalaka ve yalakazade taifesinin şaklabanlıklarından mağdur olan kimselerdir. Şimdi bir kitap yazacak olsam başlığı hazır:
"Yalakalar, Yalakazadeler ve yalakazedeler"
--spoiler--
-bak koçum.
+buyur abi.
-eskiden buralar hep dutluktu, buralara kurt inerdi.
+ee abi, sonra ne oldu?
-ne mi oldu? dutlar gitti, kurtlar kaldı.
--spoiler--