bir erkeğin en büyük handikapıdır. sürekli iyiliğinizden, huyunuzdan suyunuzdan dem vurulur. bir ara ekşi sözlük'te "türkiye'de yaşayıp da adı mehmet olanlar" tarzı bir başlık vardı. mehmet ismi çok olduğu için askerde bile sırıtmazsınız esprisi yapılmıştı. metafor olarak bahsediyorum ama gerçekten eliniz yüzünüz düzgün değilse görünmez adamsınız demektir kadınlar konusunda. e ruh da tam olarak beslenemeyecektir, kişi yalnız kalacaktır. ortamlarda bile yalnız kalacaktır. ben şahsen orta tip bir erkek olarak içe kapanık biriyim. diyalog başlatırsam, kadınlara biraz yakınlaşma çabam olursa gerisini sohbetimle halledebileceğimi düşünürdüm hep. ama öyle olmuyor. ortamda sizden de az konuşan ama kızların ilgilendiği yakışıklı adamı fark edince "lonely blues"lar kendini göstermeye başlıyor.
bir de türkiye'de sarışın veya esmer değil de; kestane veya kumral saçlı erkeklerin daha çok ilgi gördüğünü düşünüyorum. arz talep meselesi yine.
göreceli bi' durum olması bi' tarafa, şu haberi gördükten sonra hiç önemli olmadığı kanıtlanmıştır. bu herif bunu yapabiliyorsa hepimiz yapabiliriz, önemli olan orospu çocukluğu yapmadan çeneniz çalışsın. karartmayın enseyi* http://www.milliyet.com.t...detay/1957703/default.htm
çenenin gereğinden fazla çalışması gereken durum.
yüzüne değil, bilgine, kültürüne, yaptığın esprilere odaklaman gerekir insanları.
ilk bakışta hiçbir hatunu düşüremezsin, çenen varsa eğer ve etkili kullanabiliyorsan onu şansın yaver giderse bir şeyler olur.
eğer çenen de yoksa vay o er kişisinin haline.
ölsün daha iyi lan vallaha bak.
bi' yerden aldıysa yaradan diğer taraftan bi' şeyler verir sen bunun farkına daha varamadıysan ciddi anlamda vay haline olum git at kendini fsm'den.
Yakışıklı olabilirsin. Karizmatik olabilirsin. Fiziğin on numara olabilir. Hatta üçgen vücutlu bile olabilirsin. Ama ruhunun iç açıları toplamı beş para etmiyorsa adam değilsin demektir. Şekile aldanmasın kimse. Her ne kadar dışı güzelde olsa içi çürükse o meyve zehirler seni.
kişinin kendisi tarafından kabullenilen bir durum ise; samimi olmaktır, kanaatkar olmaktır, kendini bilmektir.
en güzel zakkum açıklıyor mevzuyu:
son bir gece daha çirkin olalım,
aynalara değil; birbirimize bakalım.
işte ruh budur hocam. insanın isteklerinin sonu gelmez zaten. bir yerde dur diyeceksin kendine. soracaksın "elimde ne var?" diye ve bırakacaksın başkalarının elindekilere bakmayı. başkasının elindekine bakarsan, istediğin kadar polyannacılık oyna, "pozitif düşüneceğim", "iyi düşüneyim, iyi olsun", "lay lay lom, lay lay lom" diye martaval at, mutlu olamazsın. çünkü siyah bir boyanın üzerine pembe boya tutmaz. ya o alt kattaki siyah boyayı o duvara hiç sürmeyeceksin; ya da onun üstüne bir beyaz astar atacaksın yani kafadan çıkaracaksın o karamsar düşünceyi, ondan sonra pozitif düşüneceksin. nasıl mı? çok basit. bir ton kişisel gelişim kitabı almaya gerek yok. meseleyi kabul edeceksin ve üstüne de çok düşmeyeceksin. zakkum'un dediği gibi bulacaksın çirkin bir hatun, sevişeceksin.
senin iç güzelliğini seviyorum sözünün direkt olarak 'sen tam bir tipsizsin' demek olduğunu bilmeyen andavalların bu sözü söylemek suretiyle yüreğini paramparça ettikleri muhataplarının fiziksel görünümüdür.
sevmeyin ulan iç güzelliğimi. sizden takdir beklemiyor kimse. mümkünse tekdir de etmeyin.
uzak durun.
böyle iyi.