yakını ölen insanların eğlenme hakkı

entry1 galeri0
    1.
  1. maalesef birçok insana göre böyle bir hak yoktur.

    sekiz ay önce teyzem hayatını kaybetti. babamın kardeşinin karısı, annemin de en küçük kardeşiydi. bu sebeple en yakın teyzem; o'ydu. insan, her gün görmediği akrabasının ölümüne bir şekilde alışabiliyordu. teyzemin tek çocuğu vardı; ebru. çocukluğumuz birlikte geçmişti. biz sülalecek babalardan şanssızdık. onun en çok, bu durumuna üzülüyordum. ebru haftalarca ağlamış, yakın akrabalar da haftalarca teselli etmeye çalışmıştı. üzülme demişlerdi. yalandı.

    birkaç ay önceydi. sevgilimle birlikte koskocaman bir alışveriş merkezinin, ünlü bir kafesinde öylece oturuyorduk. kadınların ikinci evi; bu alışveriş merkezleriydi. burada sanki her şey, kadınlar için yapılmıştı. ben ise böyle kapalı yerlerde bulunan kafelerden nefret ediyordum. çoğu kez yapay bir manzaraya sahip oluyorlardı. "biraz gezelim" dedi songül. o'na göre gezmek; birkaç mağazaya bakmaktı. birkaç tur attık. mağazalara girip, birkaç parça bir şey aldık. uzaktan bakınca, kadınların çoğu birbirlerine benziyordu. modayı takip edenler böyleydi. çoğunlukla birörnek giyinirlerdi. işte insan sürüden ayrılmaktan korkuyordu. songül'ün de yıllar evvel annesi ölmüştü. anımsayamayacağı kadar küçük olduğundan bahsederdi. anlatırken çoğu kere gözleri dolardı. teyzem öldüğünde songül de, ebru’nun o, her gün ağlayan haline tanıklık etmişti. o da sıklıkla tesellilerde bulunuyordu. tıpkı teyzemin kardeşleri gibi. benim gibi. tüm akrabalar gibi.

    birkaç saat geçti. alışveriş merkezlerinden çıkabilmek kolay değildi. ebru'yu gördüm. bir mağazada, arkadaşlarıyla birlikte takı beğeniyorlardı. songül de gördü. ne kadar mutluydu böyle. sevinmiştim. hiç dokunmadan, o kahkahalarını uzun süre izleyebilirdim. kim bilir kaç ay oldu; o'nu böyle gülerken görmemiştim. geçen aylar ağlamaktan morarmış şişik gözleri, şimdi takıları inceliyordu. ebru'nun da arkadaşları bizi gördü. ebru'ya işaret ettiler. baktı. "neden gülmüyordu şimdi. keşke görmeseydi bizi." gülen gözleri, yerini çekingen ve utangaç bakışlara bırakmıştı. insan sıklıkla, toplumun istediği şekilde davranmak zorunda kalıyordu. kim bilir, kaç kahkahasına karşılık, "annen yeni öldü, sus ve yasını tut" bakışlarıyla bakmışlardı. onun da refleksi bu muydu? kızmıştım. insanların bu ikiyüzlülüğüne dayanamıyordum. başlarda "ağlama artık, yeter" derlerdi, sonrasında ağlamayıp eğlenince de, yadırgar bakışlarla rahatsız ederlerdi. annemle babam ayrıldığında da, aynısını benden beklemişlerdi. yeterince üzülmediğim için annem de bana kızmamış mıydı? yeterince üzüldüğümde de; "yeter artık bu kadar üzüldüğün" demeyecekler miydi? insanlar böyleydi. onları memnun etmek mümkün değildi. önce bir "hak" verip sonra bunu almaya kalkışıyorlardı. sıklıkla yazılmamış kurallarına uymaya zorluyorlardı. ebru'yu daha fazla rahatsız etmek istemedim. songül'le mağazalara bakmaya devam edecektik. yıllar evvel songül'ün de annesi ölmüştü. zaman sonra songül; "ebru ne çabuk atlatmış annesinin ölümünü, ben hala ağlıyorum biliyor musun" dedi. toplumun yazılmamış, saçma kurallarına lanet ettim.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük