1.
1915'te ermenilerin yaktığı, 1990'lı yıllarda jitem'in yaktığı köylerdir. saygılar.
2.
1994 yılında korucu kürtler ve türk ordusuyla yıkılmış köylerdir. bu köylerden doğuda oldukça mevcuttur. kendi gözümle gördüğüm kadarıyla ağaçları bile kesilmiştir ve topraklarını ekip biçmelerine izin verilmemiştir.
3.
https://twitter.com/AkinU...status/635441857732997120
Yarbay'ın feryadı konusu derin mevzu. Meclis tutanaklarından bir bölüm paylaşayım. Flood uzun, şimdiden kusura bakmayın.
94-95'te TBMM, köy yakılma iddialarını araştırmak için bir izleme grubu gönderiyor Bitlis'e. Tabi köy yakıldığına inanan yok mecliste.
Milliyetçi vekiller 'köyü PKK yakmıştır' ile 'Ermeniler yakmıştır' arasında gidip geliyor. Refah 'israil yaktı' ile 'TSK yaktı' arasında..
Neyse düşe kalka sol vekiller bir izleme grubuyla gidiyor Bitlis'e. Tabi askeri helikopterle; kara yolu zor o dönem. Muhtarlar karşılıyor.
Muhtarlar, köyleri komandoların yaktığını iddia ediyor; vekiller 'olmaz öyle şey' diyor falan, anlaşamıyorlar sürekli.
Bunların hepsi tabi meclis tutanaklarında mevcut; arzu eden arşive gidip resmi kayıtlardan bakabilir.
Neyse, bunlar tartışırken 3 helikopter iniyor köye. içinden bir binbaşı iniyor. 'Boşaltın buraları' diyor. Vekiller 'nasıl olur' falan..
Aylardan Kasım, kar bel hizasında. Vekiller 'bu karda nereye gidecekler' diyor, binbaşı 'emir böyle' diyor falan. Neyse boşaltıyorlar köyü.
Bu arada tutanaklara yansımamış detay: bir vekil 'vekiliz biz!' diye çıkışıyor, çenesine dipçik yiyor. Seneler sonra röportajda öğrendim.
..ki belki de normal o dönemin şartlarında. Herkes kafayı yemiş zaten; dönemin ruhu diyelim geçelim.
Neyse vekiller köylüleri yalnız bırakmayıp bunlarla o karda Bitlis merkeze doğru yürümeye başlıyorlar; köy yanıyor bunlar uzaklaşırken.
3 saat karda yürüyorlar; yorulan, bayılan falan. Tüm köy nüfusu yolda. 2 kişiyi yolda terkediyorlar akşam olmadan Bitlis'e varılsın diye.
3 saatin sonunda birden kalabalığın içerisinde patlama, sonrasında makineli tüfek ateşi. 10-15 kişi orada öldü diye geçiyor tutanaklarda.
Bunlar feryad figân içinde. Bakıyorlar, uzaktan bir tank ateş ediyor. Sonra tank ateşi duruyor. Yanından bir cip kalabalığa yaklaşıyor.
içinden komutan iniyor: 'ne işiniz var burada?'
Vekiller 'köy boşalttınız, biz de Bitlis'e yürüyoruz' diyor. Komutan: 'ne boşaltması yahu?'
Anlaşılıyor ki Bitlis'teki karargâhın boşaltma hakkında bilgisi yok. "Bu kar-kıyamette buradan anca terörist geçer. Biz de ateş açtık" diyor
Komutan hemen zırhlı taşıyıcı getirtiyor, herkesi üsse götürüyor, misafirhaneye yerleştiriyor, sıcak yemek, sıcak su vs ne varsa veriyor.
Üs komutanı vekillere "bizim köy boşaltma emrimiz yok, bilgimiz de yok" diyor. Kimin yaptığı meçhul. Ankara'yı arıyorlar, orası da bilmiyor.
Netice: komutan köylüleri alıp Bitlis merkeze yakın bir yere yerleştiriyor. Vekilleri de askeri helikopterle Ankara'ya gönderiyor.
Sonrasında vekiller olayları raporluyor, meclise sunuyorlar. Özetini kürsüde sunuyorlar. Kimin köy yaktığı hala meçhul.
Milliyetçi vekiller raporu okutmuyor mecliste 'Ermenisiniz siz' diyip sıraları yumrukluyor falan.
Refah 'karanlık dış güçler Kürdistan kurup, onu yıkıp büyük ermenistan kuracaklar, sonra onu da yıkıp büyük israil'i kuracaklar' diyor
Neyse bunlar da mühim değil. Sonrasında vekillere 'komando komutanlarından biri delirmiş yakmıştır, kurcalamayın çok' deniyor.
4.
Çözüm süreci döneminde akoğlanların favori kozlarından biriydi.
-silahla olmuyo anlamiyo musunuz yhaaa?"
Şimdi bu çomarların her biri postal sevdalısı oldu.