Neyse, kendisi ittihat ve terakki cemiyetinin silahıdır, vurucu ve caydırıcı gücüdür. bin başıdır, ancak yalnızca enver bey'e hesap verir. gözünü kırpmadan bâb-ı âli baskını sırasında albay nazım bey'i vurmuştur. kahvehanelerden, hapishanelerden adam toplamıştır ve bunları kullanmasını bilmiştir. hatta sinop cezaevi ile ilgili şunu okumanızı şiddetle tavsiye ederim,
ne var ki keskin sirke küpüne zarar. kendisi bu deliliğinden dolayı ve kimi üst düzey görevler istemesinden mütevellit idama mahkum edilmiştir. idam mangasına ,sanıyorum kağıthane'ye giderken, yaz günü olduğunu için ferahlasınlar diye yolda karpuz alıp, yedirmiştir. öldürüleceği sırada mangaya da "ateş" emrini kendisinin verdiği ve 14 kurşuna yemesine rağmen yaklaşık yarım saat ölmediği söylenir. bu durum üzerine istanbul'da da ahali tarafından "kanıyla vatan sağ olsun yazmış" gibi rivayetler türetilmiştir.
Yakub Cemil son adamlarını, ünü bütün imparatorluğa yayılmış ve günümüze kadar da gelmiş olan Sinop Zindanlarından devşirir. Hepsi birbirinden belalı, hepsi birbirinden tehlikeli iki bin adam. “Berberler bir adım öne çıksın” der. Ve komutlar komutları izler: “1 leşi, 2 leşi, 3 leşi, 4 leşi, 14 leşi olan bir adım öne çıksın.” Sonunda bir kişi kalır hem berber olan hem de 14 leşi bulunan, yani 14 cinayeti olan, yani 14 adam öldüren. Yakub Cemil 14 leşli berberi şöyle bir süzer tepeden tırnağa ve sonra “getir bir sandalye ve beni tıraş et, seni özel berberim tayin ettim” der. Berberin gözü kanlı, Yakub Cemil’in gözü kara. Usturanın sapı katilin elinde, ağzı Yakub Cemil’in gırtlağında. Ölümle liderlik arasındaki süre saniyeden de kısa. 14 leşli özel berber Yakub Cemil’in yüzünü sabunlamada, 2 bin kanlı katil sahneyi izlemede ve Yakub Cemil sandalyede ayak ayak üstüne atmış tütününü tüttürmede. O sandalyenin üstünde, o usturanın ucunda ve o 2 bin kanlı katilin huzurunda liderlik sınanmada, daha doğrusu insanlara liderlik dersi verilmede.