"ulan bari bir zirve düzenlense ben de punduna getirsemde, hani şu pis saçlı koca benli diş telli bardak gözlüklü kızı tavlasam, bu abazanlıktan kurtulsam" diye düşünme ihtimali olan ve hatta insana en çok koyan belki de abazan yazardır.
evde kalmış kadınlara yönelik romanlardan birinin ana karakteri gibi geldi bana:
yakışıklı ama yanlız yazar her gün yaptığı gibi o günde bilgisayarının başına oturup entry girmek için uludagsozluk'u açtı. hava çok sıcaktı. bu yüzden yakışıklı üzerindeki tişörtü çıkardı ve adaleli vucudundan dökülen terleri sildi. yarış atı yelesi kadar parlak saçlarını elleriyle düzeltti ve boşver uludagsozluk'u, yaşasın youporn deyip asılmaya başladı. asılınca 100 rocco gücünde olan yakışıklı ara vermeden 7 tek attı. şimdilik bu kadar yeter deyip bilgisayarı kapattı. duş almak için banyoya girdi..
çirkin ve çapkın yazardan çok daha şanslı, onurlu, şerefli bir yazardır. layık olduğu insanı mutlaka bulacaktır. mutlu bir yuva kuracaklardır. boy boy çocukları, lcd tv'leri, oturma takımları, pakpen pencereleriyle mutlu yaşayacaklardır. hatta mutfağa banyoya fırat boru bile döşeyeceklerdir. tek benzeri öteki teki terlikler giyeceklerdir. (bkz: bir vakit mi desem üç vakit mi desem)
sosyolojik bir gerçeğin dışavurumudur. yakışıklı ama yanlız olma durumu, yakışıklı olanın yanlız olmasının olağandışı bir olay gibi yansıdığını tesbit etmemizi sağlar ve yine burdan çıkacak bir sonuç şu dur ki;yanlızsan yakışıklı değilsin ve yine bu sonuç da genel bir doğrudur. kısacası doğru önerme kardeşim tipsize kız yok.