akrep ile kurbağanın hikayesi gibidir aslında... doğasından gelir yani kimilerinin üzerinde yakışıklı duran hüzün.
öyle olmayı seçtikleri için değil, öyle oldukları için yakışır onlara...
başka türlü olamadığı için.
o yüzdendir demini almış bir demlik çayın ilk bardağı tadında olmaları, her daim o dem de olduklarından işte.
yoksa şehvet ve ihtirasları ile son hız çarptıkları duvarlardan geri tepen, ilk fırsatta tekrar deneyecek ve terkedecek olanların yakışanı değildir hüzün,
en çok onlar bildiği için ne menem bir zor biraradalıktır ve barıştıkları için ve işte bir gölge gibi taşıdıkları için,
güzel ve iri gözlerin gözyaşlarıyla ıslanmasından kaynaklanandır, soğuk bir ayrılık sabahında. akılda kalan son görüntü, aslında akıldan hiç çıkmayandır.