- ulan yine mi osurdun ..
+ yok be abi deniz tarafından rüzgarla geldi o koku...
- bilmem bana çok yakın ve tanıdık geldi de...
+ küresel ısınma abi...
kitapta sina akşin, akp, için^^türkiye nin iran olmasını isteyen^^tanımını yapıyor ve ekliyor. ^^aslan seçmenimiz sağdan bunalınca almaşığı, avrupa daki gibi solda ya da aşırı solda değil de aşırı sağda buluyor. kuşkusuz bu bir az gelişmişlik durumudur.^^
yabancı dilde eğitime karşı çıkıyor ki bu konuda ben de öyle düşünüyorum:
^^yabancı dilde eğitim alan insanlar, türkçe okutan eğitim kurumlarından çıkmış kimselerle anlaşamazlar. türk halkıyla anlaşamazlar.^^
^^... bu denli anglosaksonlaşmış ( salt ingilizce bilmenin ötesinde) türk olmasaydı, amerikan emparyalizmi bu denli kolaylıkla ve köklüce girebilir miydi ülkemize?^^
^^... türkiye ye gelen öğretmenlerin daha iyi olduğu inancı çok kez yanlıştır. gerçi, o ülkelerin öğretmen düzeyinin bizdekinden çok daha yüksek olduğu kuşkusuzdur. ne var ki, buraya gelenler genellikle oranın döküntü öğretmenleridir. çünkü onların , kendilerin anayurtlarındakinden daha yüksek bir yaşam düzeyi sağlamayan türkiye deki bir okula gelmeleri için ya orada dikiş tutturamamış ya da macera heveslisi olmaları gerekir.'^^
bu yazdıkları tamam da, geri kalanına katılmıyorum.
mesela sayın akşin diyor ki:
^^inönü, 1945 te çok partili dizgeye geçme kararını almayacaktı. çokpartili dizge, örneğin on yıl sonra gelseydi, bugün belki bambaşka, çok olumlu bir noktada bulunabilirdik. çünkü türkiye nin temel sorunu ağalık ve şeyhlik yani feodalizm , yani ortaçağ ile hesabı kapatmamış olmasıdır.^^
çok partili dizgeye geçişi on yıl sonra gerçekleştirmiş olsaydık bambaşka bir noktada bulunacağımız muhakkaktı ama o noktanın olumlu olacağı konusunda ben olsam bu kadar kesin konuşmazdım. çok partili hayata geçiş, demokrasiye geçişin ilk adımıdır. tek partili bir düzenin, demokratik olduğu iddia edilemez. sayın akşin in bahsettiği gibi, çok partili dizgeye geçmek için ağalık-şeyhlik düzeninin tamamen ortadan kalkmasını beklemek yerine bu feodal yapı, çok partili düzen içerisinde, yani demokratik bir ortamda halledilmelidir. .
akşin, yukarıda çok partili dizgenin türkiye'ye erken geldiğini söylüyor ama öbür yandan ^^gelişmiş bir demokraside çok partili dizgenin varlığı önemlidir^^de diyerek bir çelişki ortaya koyuyor. madem önemlidir bu sürece ne kadar erken girersek, türk demokrasisi için o denli iyi olur anlamına gelmez mi bu? hal böyleyken,''keşke birkaç yıl sonra çok partili hayata geçseydik''demenin gereğini anlayamadım.
^^28 şubat müdahalesi, artık atatürk devrimi çizgisine dönmüş olan ordunun, aydınlanma devri felsefesine uygun, atatürkçü bir hareketidir.^^
bir darbeye atatürkçü hareket demek??? hiçbir (askeri) darbe atatürkçülükle bağdaşlaştırılamaz. zaten bilindiği üzere türkiye'deki tüm darbelerin kökeninde yabancı güçler, yabancı istihbaratlar vardır. bu durumda özünde dışarıdan beslenen darbelerin, bağımsızlığı şiar edinen atatürkçülükle ne bağlantısı olabilir? ki darbelerin, türk demokrasisinin gerilettiği de hesaba katılırsa darbe yanlısı olmak, muasır medeniyetler seviyesini aşmamızı dileyen bir liderin bu düşüncesine taban tabana zıt değil midir?
çok partili dizgeyi türkiye ye hala yakıştıramadığı sonucunu çıkardığım sayın akşin'in , çok partili hayatı törpüleme yönünde ortaya koyduğu çözüm önerileri şunlar:
1. ^^atatürkçü tek parti formülü.^^
tek partililiğin ne gibi bir demokrasi anlayışıyla , atatürkçülüğün hangi tarafıyla bağdaştırıldığını anlamak çok güç.
2. ^^sakıncaları giderilmiş bir çok partili dizge. yalnızca emperyalist karşıtı ve halkçı partilerden oluşan çok partili bir dizge. buna atatürkçü ve sosyalist partilerden oluşan bir dizge de diyebiliriz. bunu sağlamak için karşıdevrimci partilerin kapatılmasını kolaylaştıracak düzenlemeler yapılabilir. ayrıca yargıtay başsavcılığı, kapatmak için yeterli gerekçeler olmasa da program, söylem ve davranışlarıyla gerici olduğunu saptadığı kimi partilerin seçimlere katılmasının yasaklanmasını anayasa mahkemesi'nden isteyebilir.^^
bu farklı görüşlere yaşam hakkı tanımamak demektir ki anayasaya karşıdır. zira anayasada düşünce ve düşündüklerini savunma özgürlüğü vardır. benim bu çözüm önerisinden anladığım tek fikirli bir demokrasi(!)oluşturmak, böylece demokrasinin sacayağı olan çoksesliği yok etmek.
^^tarih derslerinin öğrencilere yalnızca yüzyıllar önceki olayları değil, daha geçen yıl olan bitenleri de tanıtması gerekir. çünkü o da tarihtir.^^diyor ki cehalet midir-ki değildir koca profösör- yoksa hataen yanlış belirtilmiş bir ifade midir şaşırıyorum.
bir kere bir olayın tarih kitaplarının konusu olabilmesi için üzerinden en az 50 yıl geçmesi icap eder. çünkü bu süre zarfında olay hakkında gerekli incelemeler, belgeler, araştırmalar ancak tamam olur ve tarihçi objektifliğinde değerlendirilebilir konuma gelir.
olay üzerinden yalnızca bir yıl geçmesiyle tarih derslerinde tanıtılması, bizi yanlı değerlendirmelere götürür ki tarihin böyle anlaşılamayacağı açıktır.
şu cümlesini ise okuduğumda gülmekten kendimi alamadım.
^^kendisini atatürkçü sayan insanların, mesela cumhuriyet gazetesi okumaları gerekir her gün.^^
son olarak kitabın isminin son derece yanlış bir tercih olduğunu belirtmek isterim.
tarihin en sağlıklı sorgulanması objektif bir şekilde yapılır. tamamen yanlı fikirlerle, üstelik bu fikirlerin yanlış olabilme ihtimalini göz ardı ederek bir tarih sorgulaması yapılamaz. dolayısıyla bu kitap adında yazdığı üzere ne bir tarihi kitaptır, ne de sorgulayıcı. tamamen bir fikrin empoze edilmeye çalışılmasıdır. elbette zaten bu tür bütün kitaplar yazarın fikirlerini aşılar ama en azından adı, kitabın içeriğiyle hiç bir alakası olmayan''yakın tarihimizi sorgulamak''olmasaydı keşke.