yahya efendi

entry10 galeri5
    1.
  1. çırağan palace kempinski hotelinin karşısında bulunan dik yokuşun sonunda bulunan dergahtır. bugün dergah olarak faaliyet göstermemektedir.yahya efendi, sağlığında bilhassa denizcilerin kerametine inandıkları bir zattır . bu dergah kadir gecesi ve kandillerde dolar taşar . bugün küçük bir cami gibi hizmet vermektedir.
    1 ...
  2. 2.
  3. kanuni sultan suleyman in seyhidir.
    1 ...
  4. 3.
  5. Bir gün cihân pâdişâhı Kânûnî Sultan Süleymân Han, Yahyâ Efendi hazretlerine bir hatt-ı şerîf gönderdi ve; Ağabey! Sen ilâhî sırlara vâkıfsın, bilirsin. Kerem eyle de bize Osmanoğullarının âkıbetinin ne olacağını haber ver. Nesli kesilip yok mu olacak. Yok olacaksa, bu hangi sebeptendir.dedi. Hatt-ı şerîfi okuyan Yahyâ Efendi eline kalem kâğıt alıp; Kardeşim! Neme gerek. diye iri harflerle yazıp Kânûnî ye gönderdi. Kânûnî, Yahyâ Efendiden gelen mektûbu okuduğunda hayretler içinde kaldı. Fakat bir şey anlamamıştı. Derhal bir kayık hazırlanmasını emretti ve bu bilmece sözün mânâsını anlamak için Yahyâ Efendinin dergâhına geldi. Yahyâ Efendiyi görür görmez; Ağabey! Ne olur gizlemeyip, suâlime cevap veriniz. Biz de ona göre hareket edelim. dedi. Yahyâ Efendi bunun üzerine tebessüm edip; Biz cevap verdik. Bu sözümüzü anlayamamana şaşarız. dedi. Kânûnî; Nasıl? deyince, Yahyâ Efendi; Zulüm, haksızlık yayılsa, işitenler de; Neme gerek. dese ve onu önlemeye çalışmasalar, sonra koyunu kurt değil de çoban yese, bilenler de bunu söylemeyip gizlese, fakirler, muhtaçlar, gariplerin feryâdı göklere çıkıp bunları taşlardan başkası işitmese, işte o zaman felâkettir. Neslinin o zaman yok olmasından korkulur. Hazînelerin boşalır. Askerin itâat etmez olur ve yolundan gitmezler. Yok olmak mukadderdir. buyurdu. Kânûnî bunları işitince, göz yaşlarını tutamadı. Yahyâ Efendiye olan sevgisi daha da arttı.
    4 ...
  6. 4.
  7. Kânûnî, bir gün kayıkla Boğaz da gezmeye çıkmıştı. Ortaköy hizâsına gelince kıyıya yanaşıp, bir adam göndererek Yahyâ Efendiyi çağırttı. O da yanında bir ahbâbı ile gelip kayığa bindiler. Birlikte giderlerken, Yahyâ Efendinin ahbâbı, devamlı olarak Kânûnî nin parmağında bulunan çok kıymetli bir yüzüğe bakıyor ve bu bakış dikkati çekiyordu. Kânûnî bu hâli farkedince, parmağındaki o kıymetli yüzüğü çıkarıp; Buyurun, daha yakından iyice bakıp inceleyebilirsiniz. dedi. O zât yüzüğü aldı. Evirip çevirdikten sonra, denize atıverdi. Yahyâ Efendi hâriç, kayıkta bulunanlar çok hayret ettiler. Bir müddet gittikten sonra, o zât inmek istediğini bildirince, kayık kıyıya yanaştı. O zât, ineceği sırada denizden bir avuç su alıp Sultana uzattı. Avucunda biraz önce denize attığı yüzük vardı. Yahyâ Efendi hâriç, kayıkta bulunan herkes, yine çok hayret ettiler. Kânûnî, elini uzatıp yüzüğü alınca, o zât birdenbire gözden kayboluverdi.

    Kânûnî, Yahyâ Efendiye dönüp;

    Ağabey, neler oluyor? dedi.

    O da; O gördüğünüz Hızır aleyhisselâm idi.

    dedi. Bunun üzerine Kânûnî;

    O hâlde bizi niye tanıştırmadınız? deyince,

    Yahyâ Efendi; O kendini tanıttı. Ama siz tanımakta geç kaldınız. buyurdu.
    1 ...
  8. 5.
  9. manzarası gerçekten çok güzeldir. mezarlık kısmının uç tarafında öyle bir açı vardır ki hayata bakış açınızı değiştirecek cinsten. mezarlara sırtınızı verip seyre dalmak alemi, herhangi bir halüsinojene gerek kalmadan astral seyahat yapabilmeye imkan verebilir.(tabi kaldıysa ve bekçiye dikkat)
    1 ...
  10. 6.
  11. 7.
  12. kanuni'nin süt kardeşidir.
    hızır a.s. ile konuştuğu rivayet edilir.
    1 ...
  13. 8.
  14. kedileri çok sıcakkanlı bir dergah; sizi görür görmez sırnaşıp kucağınıza geliyorlar.
    4 ...
  15. 9.
  16. 10.
  17. (d. 1495-ö. 1571).

    tarihçi, yazar reşat ekrem koçu'nun aktardığına göre 1571'in bir kurban bayramı gecesi beşiktaş semtindeki dergâhında hayatını kaybettikten sonra devrin meşhur şeyhülislamı ebusuud efendi'nin süleymaniye camii'nde kıldırdığı cenaze namazının akabinde dergâhında toprağa verilmiş olan ve şahsına karşı gösterilen yüksek saygı ve ilgi ile osmanlı tarihinin en kalabalık cenaze törenine vesile olduğu söylenen ünlü mutasavvıf, şâir, din âlimi.

    hatta katılım o kadar yüksek olmuştur ki, namazdan sonra cenaze alayı yapılamamış, cenazeye akın eden âhâli, yoğunluk sebebiyle olduğu yerde hareketsiz kalmış ve yahya efendi'nin tabutu, musalla taşından kabrine kadar elden ele taşınmıştır.

    yahya efendi, kanuni devrinde müderrislik vazifesini yerine getirmiş, saray eşrâfı ile yakınlığı hasebiyle bizzat hünkar tarafından da zaman zaman fikrine danışılan ve düşüncelerine kıymet verilen bir şahsiyet olarak ön plana çıkmıştır.

    “molla şeyhzade” lâkabı ile de nâm salan yahya efendi, şehzade mustafa boğdurulup, annesi mahidevran sultan'ın saraydan uzaklaştırılmasının neden olduğu siyasi çalkantı esnasında sultan süleyman'dan affını istemiş ve görevinden azledilerek emekliye ayrılmıştır.

    hayata gözlerini yumduğu tarihe kadar ilim işleri ile iştigâl etmiştir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük