yahudiler yaşadıkları hemen hemen her ülkede en zengin olan tabakayı teşkil etmektedirler. birbirleri ile de ticaret konusunda irtibatlı olmaları sebebiyle yaşadıkları ülkelerin diğer ülkeler ile ilişkilerinde kendi ağları üzerinden lobicilik yapmaları ile statü elde ederler ve bu statüyü o ülkeye karşı kullanırlar. örneğin ne zaman abd'nin bize bir zarar vermesinden korksak "yahudi lobisi bizi çok sever bizi korur" konseptiyle onlardan yardım isteriz. bu durum ise bizdeki yahudileri ülkemizde yüksek statülü yapmaktadır. bu anlamda her ülkede aynı statüde olan yahudiler bulundukları ülkenin abd ile ilişkilerinin aracısı rolünü oynayarak yaşadıkları ülkede kral gibi yaşamakta olmalarına ve bu vasıtayla da o ülkenin ticaret ve sanayisini de ellerinde tutmalarına karşı bir hastalıktan kurtulamamışlar veya bir hastalığın onlara kazandırdığı kolaylığı istismar etmekten vazgeçmemektedirler.
bu hastalık nazilerin geçmişte kendilerine yaptığı soykırımdır. on yıllardır bu haksız soykırım üzerine yaptıkları filmler, yazdıkları kitaplar, bilimsel yayınlar ve çeşitli eylemler sonucunda insanlar yahudileri hep bir mazlum millet olarak algılamaktadır. elbette geçmişte ölen yahudiler mazlumdu ama şu anda on yıllardır filistin'de bir soykırım yürütüyorlar. bu soykırım sebebiyle birçok insan aynı nazi kamplarında yaşıyor gibi yaşıyor.
binlerce insanı öldürdüler veya sakat bıraktılar. ayrıca tüm ortadoğuyu kan gölüne çevirecek silah yığınağı yaptılar ve bu yığınak vasıtasıyla bir kıvılvım sonucu yeni bir dünya savaşının çıkması bile söz konusu. keza, israil'in herkesçe bilinen siyonist amaçları sonucu kendi şeriatlarında armageddon olarak tabir edilen zorlama bir mahşere dünyayı itmeye çalıştıkları da yadsınamaz. abd'de ve avrupa'da yüzyılları bulmuş kapitalist anlamda yerleşiklikleri ve hıristiyanlık ile gelişen manevi ilişkileri sonucu ettikleri yer sebebiyle de süregelen ezilmişlik edebiyatını tüm avrupa ve abd'ye yaymıştırlar. avrupa, abd ve dahi dünyanın en zengin insanları yahudilerdir ama hala insanların gözünde ezik gözükmek istemektedirler. vahşi bir sinsilikle maddi menfaat elde etme hırslarının başka insanlar tarafından bilinmemesini veya bilinse bile önemsenmemesini istemelerinden kaynaklanan, ayrıca bir dirençle karşılaşmalarını engelleyecek olan bu durum sebebiyle avantaj kazanmaktadırlar.
şu anda olduğu gibi bir yahudiye karşı herhangi bir eleştiri getirdiğiniz zaman topluma medya vasıtasıyla sindirdikleri antisemitist yaftasını hemen üstünüze asarlar. bir yahudiyi eleştirmek demek yahudilerin insanların kafasında onyıllardır oluşturduğu "zavallı yahudi" imajına yönelik canilik yapmanız demektir. aslında akıllıca bir yaklaşım. oluşturacağınız depremin artçı şoklarını en başından bitiriyorsunuz. mesela bir filistinliyi rahatlıkla öldürebilirsiniz. nasıl olsa sizi tüm dünyada ülkelerin zenginliklerinden büyük payı alan diğer yahudiler besliyordur. ve o desteğin devamlılığı için hazırda yapılmış duygu sömürünüz vardır. insanlar sizi destekleyen o yahudilere neden soykırımı destekliyorlar diye kızarlarsa elinizdeki ezilmişlik edebiyatını devreye sokarsınız. gariban diaspora yahudilerinin ellerinden malları alınıyor vs gibi gürültüler çıkarırsınız. böylelikle israil olarak ekonomik desteğiniz ve soykırım gücünüz devamlılık sağlar.
dünyadaki bütün yahudilerin israil'e yardım etmeleri bir deli saçması değildir. bizzat bir yahudinin kendi ağzından öğrendiğim bir durumdur. ayrıca israil'in bazı uygulamaları hoşuna gitmese de israil'i desteklemek zorunda olduklarını da itiraf etmişlerdir. çünkü tüm yahudilerin birbirleri ile ticari bağları vardır ve israil'i protesto ederek bu ticaretten afaroz edilmeye gelemezler. yüzde yüz tüm yahudiler mi israil'i destekliyor elbette ki hayır. bazı insaf sahibi insanlar da var. ama bunlar bir elin parmaklarını geçemiyorlar ve bu da hiçbir şey ifade etmiyor.
bu ezilmişlik edebiyatının bariz olarak anlatılabileceği örneklerden en iyisi bir ingilizce kelime olan holocaust kelimesidir. bu kelime incil'de "yanarak kurban edilmek" olarak geçer. incil nazilerin yaptığı soykırımdan önce de vardı ve yanarak öldürülmeyi anlatmıştı. ama şimdi hangi sözlüğe baksanız "holocaust" kelimesi yahudilerin naziler tarafından soykırıma uğratılması olarak geçer. yahudiler bunu kafamıza kazımak için sözlüğe sokmuşlardır. düşünün ki yürümek kelimesi var ve yürümek kelimesini memleketinizin reklamını yapmak için antalya'da yürümek olarak sözlüklere geçiriyorsunuz. kelimeler öyle etkilere sahiptirler ki düşünmeyi tetiklerler ve yüzyıllara dönük etkileri vardır. tüm bilimleri kapsayan yazılı kültüre girecek olan kelimeler önünüzdeki yüzyılları şekillendirirler ve yerleştikten sonra çıkmazlar, sadece dönüşebilirler. bu sebeple "holocaust" kelimesinin yazılı kültüre özelde "yahudilerinin soykırıma uğratılması" olarak sokulmasını masum yahudilerin bir kendini koruma refleksi olarak görmek yanlış olur. bu durum yazılı kültüre bir anlayışın belli niyetlerle zerk edilmesi olarak kabul edilmelidir. çünkü empatik bir yaklaşımla tüm soykırımlara dönük bir yaklaşımları yok. biz çektik kimse çekmesin kaygısı içerisinde değiller.
sadece günümüzün almanya'sının bile her yıl israil'den af dilemesi gibi garip bir uygulamayı başlatacak alt yapının tohumlarıdır bunlar. yahudiler öyle bir anlayışa sahipler ki babaların günahını çocuklarına çektiriyor ve onlara özür diletiyorlar. yakın zamanda sarkozy'ye geçmişte yaptıkları emperyal sömürüler için bir soru sorulduğunda "babaların hatalarının hesabı çocuklara sorulmaz" demişti. ama avrupa almanya'nın her sene yahudilerden özür dilemesinden gocunmuyor çünkü üstlerine sinmiş yahudi sermayesi ilişkileri sebebiyle gıklarını çıkaramıyorlar. ayrıca almanya şimdiye kadar 70 milyar usd tazminat ödedi ve bu ödemeler 2030 yılına kadar devam edecek. babaların suçunu çocuklarına ödeten ve bununla kendi faşizmini sürdüren israil kendine yapılan kötülüğün empatisi ile filistinlilerle insanca bir iletişim kurmalı idi. fakat faşist bir soykırım yoluna gidiyor, herkesin gözü önünde.
sözlükteki yahudilerin oluşturabileceği bilgi kirliliğine, bilhassa faşist yaftasına maruz kalmamak için bütün samimiyetimle tekrar söylüyorum yahudiler ülkemizde ve tüm dünyadaki ülkelerde barış içerisinde ve özgürce yaşamalıdır ve onlara düşmanlık da sergilenmemelidir. biz zaten islam ülkelerinde yaşayan yahudilere yüzyıllardır şefkat ile "millet-i sadıka" rolü vermiş ve kardeşçe yaşamışızdır. birtakım sinsiliklerine rağmen biz hep onlara mülayim davranmışızdır. bu mülayimlik yine devam etmelidir ama onlara karşı çok çok uyanık olunmalı, oyunlarına gelinmemelidir. ülkemizin menfaatlerini kendilerine kendi ellerimizle armağan etmek sadece saf dillik olur. çünkü samimi ve iyiniyetli bir organizasyon olmadıkları her hallerinden ayan beyan bellidir.
sözün kısası iyi insanlar kendilerine yapılan kötülükleri başkalarına yapmazlar. kendilerine yapılan kötülüğün bizzat kendisine kin sahibi olurlar ve birgün o kötülüğün bizzat kendisini yok etmek meylindedirler.