Kürtler gibi birbirini tutmaları. Kürtlerden farklı olarak bunlarda vahşilik yoktur en son parayı çoğaltıp çoğaltıp paylaşırken cinayet işlemeye kadar gözleri dönmez fark olarak..
Hristiyan ve islam aleminde yüzyıllarca “haram” olan faizin, müsevilikte “helal” olması bir etkendir. Buna dair tarihsel ve sosyoekonomik araştırmalar mevcut.
Bu adamların aralarındaki birlik ve beraberlik hiç bir ırkta kavimde türde yoktur bu birincisi. ikinci olarak da lafta değil icraatta zekilerdir. Bu adamlar bazen olacak olanı bazen de olanı iyi sezip analiz ederek köşelik olmustur. Dünyayı elinde tutan 3 büyük aileden bahsetme klişesine girmeyeceğim hiç. Osmanlının merkez bankası sayılabılecek banknot basma yetkisini ellerinde bulunduran bankayı bu adamlar kurmuştur mesela 1930 senesine kadar ellerinde tutmuşlar bu hakkı. Ne zaman bi ülke savaşa girse para istese bu adamlar koşmuş bazen de savaşları kasıtlı çıkartıp bunlardan faydalanmışlardır. Kısacası bu adamlarla baş edilmez azizim. Boşa çene yormaya gerek yok.
Yahudiler yıllarca göç etmek zorunda bırakılmış, kendi devletini kuramamış bir milletti. Haliyle ellerindeki her değerli şeyi taşınabilir duruma getirmek durumundaydılar. Bu yüzden para, elmas, altın vb. şeyler onlar için çok daha kıymetli hale gelmiştir ki günümüze baktığımız zamanda yahudilerin bankacılık, elmas ticareti vb alanlarda etkin olduğunu görürüz.Muhtemelen bu psikoloji yüzünden zenginlerdir.
kapitalizmin babası bunlar faiz lobisi felan denen şey birde birbirlerini tutma desteklemeleri. parayla para kazanmak.
buarada ev felan almama sebepleri toplumlarca sevilmemeleri servetleri taşınabilir olmalı. eve arsaya yatırsa paraya hızlı döndürülemez. mesela 400 bin tl lik evi yerine 300 bin tl lik altın külçesi olsa alıp cebine koyar istediği yere gider.
Yahudi firmasında çalışıyorum, hammadde fiyatı diğer firmalardan pahalı da olsa gidip kendileri gibi yahudiler ile ticaret yapıp birbirlerini destekliyorlar.
Say say bitmez olumlu sebeplerdir.
Birincisi çok çalışkandırlar, mızmızlık etmeden, şikayet etmeden, disiplinle çalışırlar.
Dürüstlükten taviz vermezler, yani teraziyle oynamazlar, stoklayıp yok satmazlar, alıcıyı aldatmazlar.
Birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdırlar, her anlamda birbirlerini destekler, yardım eder, birbirlerinden alışveriş yapar, eksiklerini, gediklerini elbirliğiyle hallederler.
Anlamsız ve gereksiz harcamayı sevmez, geleceğe yatırım yaparlar, çocuklarını, torunlarını, torunlarının çocuklarını...vs geleceklerini bile teminat altına alma azimleri ve istekleri vardır.
Yani bize benzemezler azizim, birbirinin kuyusunu kazan bir ırk değillerdir.
birlikte çalışmaları ve ticarette dürüst olmalarıdır. Basit bir örnekle açıklayayım;
ABD'de 20 tane şeker kiosku olan bir şirkette çalışıyorum(sahibi türk). Bu kişi işi büyütmek istediğini, şekerleri kendisi üretmek istediğini, yatırımcı vs. aradığını söylediğinde tanıdıgım tc vatandaşlarına bu durumu ilettim(hatta birisi abd vatandaşı, tam uyum sağlamış bir kişilik). Durumu anlatınca söylediğı şu idi;
*ya türkiyede taşaklı tanıdıklarım var, rakip firma oluşturalım, demek ki bu pazarda iş var*. Bizimkiler birbirlerine yardım etmek yerine, kuyularını kazarlar ve hiçbirisi başarılı olamaz.
yahudiler ise rakip firma olmalarına rağmen, birbirlerini kötülemez, hatta gerektiğinde beraber çalışırlar ve birlikte büyürler.
ortadoğu ülkesi kafasıyla yahudi kafası arasındaki fark budur. Ondan dolayı israil büyür ama ortadoğunun dünyaya katkısı yemek harici 0'dır.
Ortalama iqlarının 100+ olması. Ayrıca gifted sayısında da diğer toplumlara göre bariz üstünlükleri var.
Yahudilerin bu kabiliyetleri haklarında bi ton şehir efsanesi uydurulmasına sebep olmuş tarihsel süreçte pagan roma'dan, hiristiyan avrupaya, nazilerden, müslümanlara pek çok kıskanç zümre tarafından katliam/pogrom/soykırıma uğramalarına yol açmıştır.
Bugünse yahudi düşmanlığına cevabı israil ordusu veriyor zaten. Bu saatten sonra da bilekleri bükülmez haters gonna hate.
Adamlar tarih boyunca itilip kakılmış kuyruk acısı unutulmaz ve dünyada azınlık bir millet, ondan mütevellit dünyanın efendisi olmak için it gibi çalışıyorlar.
Üniversitedeyken, aynı dersi aldığım Yahudi bir öğrenci vardı. Kendisi israil’den yeni gelmiş, dışardan gelen herkes gibi ABD’deki yaşamına alışmaya çalışıyordu. Arkadaş diyecek kadar yakın olmadık hiç ama ara ara muhabbet ederdik.
O zamanlar, çalıştığımı da bildiğinden dolayı beni her gördüğünde iş baktığını söyleyip, kendisine bu konuda yardımcı olmamı isterdi.
Açıkçası, bakacağımı söylesem de hiç ilgilenmemiş, her seferinde kendisini savuşturmuştum.
Artık yüzsüzlüğe varan ısrarı o kadar arttı ki, dayanamayıp mübalağalı ve alaycı bir dille, ABD’nin kendileri tarafından yönetildiğini, dışarı çıkıp Yahudi olduğunu bağırması durumunda bile iş bulabileceğini söylemiştim.
Kızmış olsa gerek, benden uzun bir süre uzak durdu. Bir zaman sonra yüzünde hiç unutmadığım bir sırıtmayla yanıma gelerek haklı olduğumu ve emlakçılık yapan bir firmaya ofis elemanı olarak girdiğini söyleyince oldukça şaşırmıştım. Ben ise garsonluk yapıyordum.
Nasıl bulduğunu sorduğumda ise, bir benzinlikte gece vardiyasında çalışmaya başladığını, benzinliğe gelen 50’li yaşlarda bir müşterinin kafasındaki kipayı görüp, (Siyonist) Yahudi olduğunu öğrenince kartını vererek kendisini aramasını istediğini söyledi.
Haliyle arayarak buluştuğunu, kendisinin de Yahudi olduğunu öğrendiği adamın, “Yahudilerin o tarz işlerde çalışmaması gerektiğini, zamanı gelince kendisinin de bir başka Yahudi’ye yardım etmesi şartı ile” işe aldığını anlattı.
Oldukça şaşkındım çünkü bildiğim kadarıyla çalışma izni bile yoktu. Buna rağmen işe başladığı firma, risk alarak kendisine nakit para ödemesi yapıyor ama bir Yahudiyi benzinlikte çalıştırmıyordu..
Bu firma, zamanla bu çocuğa H1B vize denilen çalışma iznini, daha sonra ise yasal oturum iznini aldı. Uzun bir müddet bu firmada çalışan çocuğun zamanla pozisyonu ve maaşı da yükseldi.
Aradan yıllar geçti.. Şu an evli ve 2 çocuk babası olan bu Yahudi çocuk, şimdi daha iyi bir şirketin New York ofisinde yetkili müdür olarak görev yapmakta ve eminim ki kendisine iş verilirken söylenen “başka bir Yahudiye yardım” şartını yerine getirmekte..
Bizde mi? Bizde durum çok daha farklıydı. Günlük ihtiyaçlarını gidermek için çalışmak zorunda olan Türk öğrenciler, Türk işadamları tarafından çalışma izinleri olmadığı için çok cüzi paralara suistimal ediliyor, üstelik kendisini işe aldığı için minnet duymasını istiyorlardı.
Çoğu parasızlıktan başladığı okulları bitiremiyor, yıllarca sözde Türk iş adamlarının altında ülkeden atılana, ya da yasal oturum hakkını kazanana kadar eziliyordu. Haliyle çoğunda Türklerden uzak durma eğilimi baş gösteriyordu.
Zamanla iş kurmayı becerenler, geçmişte çektiklerini bahane ederek altındaki işçilerine çektirmeye başlıyor, Yahudi çocuğun işe alınmasındaki “başka Bir Yahudi’ye yardım etmek” zinciri bize gelince başka bir işçiyi ezmeye dönüşüyordu.
işin üzücü kısmı ise, bu durum sadece iş alanında değil, neredeyse her alanda geçerliydi. Onlar kendilerinden birinin başarısına kutlama düzenlerken, bizde ise, başarı elde eden kişi nazar değeceği korkusuyla yakınlarına bile söylemeye çekiniyor.
Onlar başarıyı ve sıkı çalışmayı ödüllendirirken, bizde, “madalya mı takacaklar?” mantığıyla kaliteli bireyler bile sıradanlaştırılıyor, vasat kişiler haline getiriliyor. Diğer yandan ise, iş yapana küçük bir takdir bile çok görülüyor.
Bu yüzden, başarılılarımız kendilerine gösterilen ilgi sebebiyle onların firmalarını tercih ediyor.
Bu yüzden, işadamlarımız lokal bir firma, gençlerimiz vasat bir öğrenci, diplomatlarımız klasik bir memur olmaktan öteye gidemiyor ve bulunduğumuz ülkelerde etki gösteremiyoruz.
Üzücü kısmı ise, Araplar’la da çalışmış biri olarak söyleyebilirim ki, bu durum onlarda da farklı değil. Ama Müslümanların yaşadığı sıkıntılar mevzu bahis olduğunda israil’e kahır okuyorlar.
Oysa unutulan şey Allah’ın adil olduğudur. Birbirini ezerek zengin ve güçlü olacağını sanıp, mücadele vermesi gerektiği değerleri unutan Müslümanlar kahır okudu diye Allah kimseyi kahretmez.
Beğenelim ya da beğenmeyelim, ülkeleri için çalışıyorlar, sabrediyorlar, bugüne değil, yarına odaklanıyorlar ve en önemlisi birlik olarak birbirlerini yükseltiyorlar.
Bunu kabul etmedikçe ve onlarla bu meziyetler üzerinden rekabet etmedikçe kahrolan sadece biz olacağız.
Avrupada yahudiler mülk edinme hakkına sahip değillerdi ve hava kararınca şehir dışına çıkarılırlardı hatta getto ismi venedikte yahudilerin kapatıldığı yerlerden gelmektedir. Mülk edinme ve vatandaşlık haklarından mahrum olunca yapmalarına izin verilen ticaret ve tefecilik işlerinde geliştiler. Sürekli horlanan bir gruba üye oldukları için de aralarında dayanışma duygusu gelişti.
Sırbistan 700 osmanlı eserinin 2 tanesi hariç hepsini yıkmıştır. Mekke'de Osmanlı'dan kalan en değerli eserlerden Ecyad Kalesi. 2002'de yıkıldı, yerine otel yapıldı. Fakat bugün israil topraklarındaki osmanlı eserleri bırak yıkılmayı en iyi şekilde korunmuş hatta bırakıldığı haliyle kullanılmaya devam edilmektedir. Adamlar zeki aga diğer milletler gibi kompleksli mallar değiller.