bundan yaklaşık beş sene önce, emlak satışlarında alım-satım vergisi olarak rayiç bedeli diye bir uygulama yapılırdı. emlak alışında belirlenen rayiç bedeli üzerinden devlete vergi ödenirdi. bu rayiç bedeli de, evin metrekaresine göre evi gören bir eksper tarafından belirlenirdi. tabi bu bedel evin gerçek değerinden baya bir aşağı olurdu. yalnız unutmamak gerekirki bu bedel ne kadar aşağı olursa olsun, bu rayiç bedeli kara kaplı bir devlet kitabına göre yapılırdı. tamamen yasal olarak.
mesela, 65 bin liraya sattığınız bir ev için 25 bin lira üzerinden vergi öderdiniz. evin tapusunda da satış bedeli 25 bin lira olarak görünürdü.
bugün ise gelir idaresi başkanlığı yıllardır yasal olan satışların, yasaya aykırı gerekçesi ile alım-satım vergilerini faizleri ile birlikte istemekte. yıllar önce sattığınız ev için hem sizi hem de satın alan kişiyi vergi dairesine çağırmakta, ev için kredi alındıysa banka ile görüşmekte ve evin gerçekte ne kadara satıldığını öğrenmektedir. aradaki farkın vergisini de faizi ile birlikte geri almaktadır. siz de o gün satın aldığınız ya da sattığınız emlak vergisini ödediğiniz halde, aynı satış için ikinci kez faiz ödemek zorunda kalacaksınız.
gerçekten de tam bir yahudi esnaf zihniyeti ürünü... bir de bu şekilde artan kişi başına düşen milli gelire sevinen mallar var ki onları da anlamak mümkün değil.
etik olmayan esnaf zihniyeti örneği için oluşturulmuş söz öbeği...
sgk, 2000 yılı öncesinde emekli olan vatandaşlara fazla maaş ödemesi yapıldığını söyleyerek emekli başına yaklaşık 15 binlira borç çıkardı. fazla ödenen bu maaş yakın zamanda emeklilerin maaşlarında yüzde 25 kesinti yapılarak her ay kesilecek. isteyen peşin ödeyebilecek. fazla ödenen maaşların geri ödemesi faizsiz olacak. lütfetmişler amk!
şimdi, sgk diyor ki, 1996 yılından önce tüm kayıtlar el ile tutuluyordu, herhangi bir otomasyon bilgi işlem sistemi olmadığından dolayı bu yanlış ödemeler meydana geldi.
96,97,98,99,2000,2001... 2012...
bir kurum düşünün ki, yanlış maaş ödediğini 16 yıl sonra farketsin. bunu utanmadan söylesin, biz de yiyelim.
e-devlet sistemine geçildiği 2005 yılı ve sonrasında bunun farkedilmemesi imkansızdır. uyap, vedop, meop projeleri entegre bir şekilde çalışırken, bu sisteme ssk ismi sgk diye değişerek katılmıştır. bu yüzden eğer varsa bir hata en az 5 yıl önce farkedilmiş olması lazımdı. fark edilmediysede bu şekilde devam etmeliydi.
12 yıldır fazla ödenen maaştan rahatsız olmayan devlet ne oldu da birden bire bu paranın peşine düştü.
işte burası çok önemli;
tam 10 yıldır sattığı kurumların parasıyla ekonomiyi canlı tutan devlette ne para ne de mal kaldı. hazıra dağ dayanmadı. satılan, özelleştirilen yerlerle, cumhuriyet tarihinin en fahiş vergileriyle beraber kişi başına düşen milli gelire sanal başarı kazandırdı, enflasyonuda tek haneli rakamlarda tuttu.
şimdi satacak bir şey yok. sattıklarının parasını yediği için para da yok! geriye tek çare kaldı. emeklinin cebindeki paraya göz dikmek.
örtülü ödenekler, milletvekilleri maaşları, kıyak emeklilikler, 23 bin liralık vekilin telefon gideri,vekillerin akaryakıt gideri, meclis lokantasında 1,5 liraya yenilen, yedirilen tas kebaplar, meclisin sıkıldıkça değiştirilen makam araçları, başbakan' ın makam arabasından pahalı koruma jipleri, libya' ya, suriye' ye bavullarla taşınan paralar...
veeee, 2013 bütçesini kurtarmak için yapılandırılan 10 milyar dolarlık zam-vergi paketi. 10 milyar dolar... elektrikten suya, otomotivden emlağa, sigaradan içkiye, doğalgazdan akaryakıta bir dizi yeni vergi, yeni zam.
har vurulup harman savurulan özelleştirme ile kazanılan paraların acısı yeni yeni çıkıyor. 10 yıl önce bir sürü borcumuz var diyerek, evdeki kap-kacağı sattık durduk. evdeki kap-kacaktan olduğumuz gibi, borcumuz da hala durmakta.
eee bu durumda yahudi ne yapacak? yeni kaynak bulmak için eski defter karıştıracak.
