bir gün. sadece bir gün önce çok anlamlar yüklenilen, onsuz yapamayacığını düşündüğün, herşeyin olan, herşeyi olduğunu sandığın kişi bir gün sonra bir yabancıya dönüşebilir.
bir an. olanlara anlam veremediğin, insanların konuştuklarından ve koşuşturmalarından zerre anlamadığın, bütün dünyanın koca bir saçmalığın ve hiçliğin ortasında olduğunu hissettiğin bir an sen herkese ve herşeye yabancılaşabilirsin.
Adam öldürmekten yargılandığı davada annesini huzurevine bırakması, ölümünden sonra ağlamaması, bir gün sonra sevgilisiyle denize gitmesi, komedi filmi seyretmesi gibi nedenlerle vicdansız olmakla itham edilen Mr. Meursault' nun hikayesinin anlatıldığı toplumun normlarına aykırı hareket edenleri nasıl dışladığını, şeytanlaştırdığını konu edinen müthiş bir Albert Camus romanı.
(bkz: albert camus) (bkz: yabancı)
Albert camus'un yazdığı psikolojik romandır. Romanda topluma uyum sağlayamayan kişinin psikolojisi iyi tahlil edilip yansıtılmıştır. ''adam öldürdüğüm için değil; annemin cenazesinde ağlamadığım için idam ediliyorum.'' Sözlerinin geçtiği okunması gereken albert camus kitaplarından biridir.
Albert camus nün defalarca okuduğum inanılmaz kitabı. Bu kitap sayesinde Fransızca öğrendim desem hayatımı değiştiren kitaplardan biri desem yalan söylemiş sayılmam. Bir diğeri için (bkz: le petit Prince)
Kitabı okuyunca uzun süre mutluluğu sorgulayacaksınız. En azından ben de öyle oldu. Ve bir de insanın diğer insanlara, değerlere, kalıplaşmış düşünce sistemlerine ve kalıp ahlak kurallarına yabancılaşmasına tanık olacaksınız. Mersault gibi abartı bir karakterle Aslında etrafındaki toplumun yargılanmasını izleyeceksiniz. "Annem ölmüş bugün, belki de dün hatırlamıyorum." En etkileyici girişlerden biri olabilir. Öylesine yabancı, öylesine sıradan.
Ama unutamadığım kısımlardan biri ise" yalnız şunu anlamıyordum: herhangi bir kimsedeki erdemler, nasıl oluyordu da bir suçlu aleyhine ezici bir kanıt olabiliyordu."
Adaletin nesnelliği, toplumun farklı Olanı yargılaması ve buna adalet demesi... Okuduktan sonra içimizdeki yabancıyı keşfediyoruz sanırım.
(bkz: başucu kitapları)
bazen bir zamanlar çok yakın olduklarınızın şu anki sıfatıdır.
bugün okulda havadan sudan konuştuğum bir arkadaşımla dört yıl önceki halimiz geldi gözüme. sabaha kadar muhabbet ederdik, ilk kez bülent ortaçgil'i beraber dinlemeye gitmiştik, her derdimizi sırrımızı paylaşır destek olurduk birbirimize. şimdi bakıyorum birbirimizin hayatına öylesine yabancıyız ki konuşurken yabancı kelimesine yaraşır bir şekilde temkinli yaklaşıyoruz birbirimize.
Manuş baba'nın mükemmel coverladığı özge fışkın şarkısı.
--spoiler--
başka bir şehir burası ışıkları yabancı daha önce karşılaşmadık
başka bir sokak burası duvarları yabancı daha önce selamlaşmadık
başka bir yer burası odaları yabancı daha önce hiç sevişmedik!
bir sen yoksun, birde umutlarım
sevgi yoksun, ahhhhh korkuyorum!
--spoiler--
Albert camus'un okunması kolay hazmetmesi zor kitabı..
Bazen dışımdaki olayları nesnelleşip onlara yabancı bakabilsem
Onlara yabancı olup bir parçam haline getirmesem..
Hiçbir anne ölümsüz değil, bu gerçeği yadsımasam , bundan korkmasam..
Bu kadar basit bir hayatı, hikayeleştirip karmaşık hale getirmesem
Hayatın boktanlığını daha da düşündüren bir kitap işte.
Uzun bir süredir wattpadde okuduğum kitaptır. Oradaki diğer kitaplara nazaran anlatımı çok iyidir. Hatta kısa zaman sonra pegasus yayınları ile kitap haline gelecektir.
Ayrıca dün son kez okurlarına söz vermiş olduğu bölümü yayınlayacaktı. Fakat şehitlerimiz ve ülkemizin yaşadığı bu acı duruma duyarlı olarak bölümü yayınlamadı. Gözüme girmiş bu genç yazar umarım hedeflerine ulaşır.
albert camus'un romanı olmasından ziyade,manuş baba'nın çok güzel bir şarkısı.
ikisini de çok severim. https://www.youtube.com/watch?v=aiQZRlk1bMI
sözler(alıntıdır):
başka bir şehir burası
ışıkları yabancı daha önce karşılaşmadık
başka bir sokak burası
duvarları yabancı
daha önce selamlaşmadık başka bir yer burası
odaları yabancı
daha önce hiç sevişmedik
başka bir yer burası odaları yabancı
daha önce hiç sevişmedik
bir sen yoksun birde umutlarım
sevgin yoksun ah korkuyorum
bir sen yoksun birde umutlarım
sevgin yoksun ah korkuyorum korkuyorum....
Mearsault topluma yabancı bir karakterdir. Her şey değersizdir onun için. Annesinin ölümüne bile üzülmez. Hikayede zaten umursamazlıkla başlar. Dün ya da ondan önceki gün annem ölmüş şeklinde başlıyor hikaye. insan hayatına değer vermemesi, kız arkadaşıyla diyalogları, papazla yaşadığı tartışma, her şeyiyle topluma yabancıdır. Okuduğum en iyi romandır efendim.