+ kamil abi sen hangi takımlıydın abi?
- m.united lıyım koçum, sen hangi takımı tutuyosun?
+ abi o ne öyle yaa, senin başka takımın mı yok! bak bana da azcık örnek al.
- niye lan sen hangi takımlısın ki?
+ abi ben en kutsal takımı, kendi takımlarımı tutuyorum. başka takım tutmam, hemde çok yüksek performanslı sende tutmak istermisin? keh keh keh
- bi siktir git amkdumun ib(i)nesii..tövbe tövbe
not: eksi oy veren ibnede ben takımlarımı tutsun.
a s livorno calcio ve olympique marseille. tribünlerine hayransınızdır. yaptıkları her koreografi, tribün gösterilerini heyecan ile takip edersiniz. çok dil bilmemenize rağmen bilen arkadaşları devreye sokarak taraftar forumlarını takip edersiniz. her maçını izlersiniz, bir şekilde kaçırmamaya çalışırsınız. ürünlerini toparlarsınız. yaptığınız atkı koleksiyonunun demirbaşları olurlar. onlarca atkısını/formasını evinizde bulundurursunuz. posterleri odanın her tarafındadır.
Fenerbahçelilerin Galatasaray avrupa maçlarında karşılaşacağı her yabancı takımı tutma psikolojisidir.Bu gelenek onların kompleksleriyle Türkiye'ye yerleşmiştir.
fanatik olmayıp futbolsever olan, futbol izlemekten keyif alan bünyelerin yapacağıdır.
üstelik saçma salak futbol muhabbetlerinden de kurtulunmuş olunur.ayrıca bugunki derbiyle bir kez daha görduk turkıyede oynanan futbolun kalitesini. fb'liler gs'liler birbirini yesinler shaktarlar kievler tarih yazarken! onun için hala madrid
türk futbol kulüplerinin, "babadan ogula" veya "akrabalar arasinda" gidip gelen bir yönetim şekli olmasi, kulüplere futboldan anlayan insanlardan cok işadamı, tekstilci gibi para babalarının başkanlık yapmasi ve her ne kadar tespit edilmesi güç olsada büyük kulüpler arasinda dönen match-fixing (şike) muhabbetinin dönmesi sonucu haklı olarak başvurulacak yoldur.
2011 yılında artik hiçbir kulübe güvenemeyeceğimizi hepimiz gördük zaten.
(bkz: fc basel)'i tutarak içinde bulunduğum kesimdir.
benim mevzum "diğerlerinden bir farkım olsun"dan ziyade, (bkz: fc basel)'in tamamen doğduğum şehrin takımı olmasından kaynaklanıyor.
kaldı ki fc basel'in de ötesinde isviçre'de hakikaten çok farklı, güzel bir futbol oynanıyor türkiye'ye bakarak.
ayrıca elimden geldiğince basel'deki maçlara da gitmeye çalışıyorum. mesela bu sezon basel'in (bkz: fc vaduz) ve aarau ile oynadığı maçlara gitme fırsatım oldu. hatta ve hatta on gün sonraki şampiyonlar ligi'ndeki porto maçına da bilet aldım ama o maça ne yazık ki gidemeyeceğim.
yani benim için durum bundan ibaret. sözün özü; fc basel benim için 'yabancı' bir takım değil aslına bakılırsa.
sempati duyup maçlarını takip edebilirsin bu gayet normaldir. benim de alan shearer dan dolayı newcastle united'a ufak bir sempatim vardır. ama mesela adam barcelona'yı tutuyor , barcelona real madrid'i yeniyor ''muahhaha nasıl çaktık ama aq madridlilerine ahahahha'' diye tweet atıyor. ulan sığır boku! değil barcelonanın stadyumuna gitmek muhtemelen hayatın boyunca ispanya'ya bile gidemeyeceksin , ne bu hareketler aq? ne bağın var senin katalan barcelona ile? he dededen katalansan eyvallah ama profilinde kastamonu'lu olduğun yazıyor. yoksa kastamonu'lular katalan oluyor da ben mi bilmiyorum?
bazı türler de var bir takım tutmakla yetinmiyor , her ligden bir takım tutuyor. onlara daha çok şaşıyorum.
bazı dangozlarca vatan hainliğiyle eş görülen durumdur. adam mesela has angaralı olduğu hâlde galatasaray'ı tutuyor, barcelona'yı tutan türk'e "türk takımı tut hain!" diyor. kendi yaptığı futbolun evrenselliği, başkasının yaptığı vatan hainliği.
futbol evrenselse bir insan başka ülkenin milli takımını bile tutabilir. kendi ülkesinin milli takımından da gayet nefret edebilir. bunlar çok normal şeyler.
Ülkendeki takımlardan futbol namına alacağın bir şey yoksa doğal olarak mutluluğu başka liglerde arayabilirsin. Egosunu kocaman göbeği gibi konuştuğu masanın üzerine koyan kulüp sahibi ya da antrenör görmekten bıkmışsındır belki ya da görevini unutup futbola salça olan siyasetçi görmek mideni bulandırmıştır.