turk insanina has bir ozelliktir. halkimizda asagilik kompleksi oldugundan dolayi diger milletlere hayranlikla bakarlar.genelde merkezi avrupa milletlerine hayranlik beslenir.
sadece türk insanında değil hemen hemen tüm gelişmekte olan/az gelişmiş ülkelerdeki insanlarda görülen bir özelliktir. bunun tek nedeni kişilerin hayranlığı değil, avrupa ve avrupanın izdüşümü olan ABDnin kendi kültürünü müzikle, sinemayla, uluslarüstü şirketlerle, reklamlarla vs vs yaymasıdır.
(bkz: asimilasyon)
turklerden turkler diye bahseden türklerin ait olması gerekmediği insan grubudur. zira sözlük formatı içinde kişiler kendilerinden de üçüncü şahıs şeklinde bahsedebilmektedirler.
kendi geçmişini, değerlerini, sanatçılarını bilmeden başka kültürlerin değerlerine hayran olmaktır. elbette hayran olunabilir, bunda hiç bir beis yoktur. ve fakat kendi milletinin değerlerini bilmeksizin küçümseyen kişiye yabancı hayranı demek daha doğru olur.
o olmasa türk romanı ne olurdu ? sorusu aklımıza gelmiyor değil. çünkü tarihsel sürecine bakıldığında türk romanına ilk ve döneminde en fazla konu olan meseledir.
josh hollowaye bir gece de tapar duruma gelmek, uri geller adlı dolandırıcıyı ağzı açık izlemek, liverpool taraftarı olmak, new yorka aşık olmak, phuketin cennet olduğunu sanmak gibi eylemlerdir.
magic necmi, fenerbahçe-galatasaray-beşiktaş, istanbul, bodrum, kenan imirzalioglu ne güne duruyor?
geçmişini, kültürünü tanımayan bahtsız kişilerin hayranlık durumu. aslında bilmemiz gereken, dünya kültürünün, dünya modernizminin temelinde biz türklerin olduğudur. bir zamanlar dünya hakimiyken verdiklerimiz, bizden alınanlar hiç de az değildir. peki ne oldu da şimdi bu haldeyiz? bunun cevabını baska bir yerde aramak lazım. lakin, kendimizi tanımamız,arkamıza bakmamız bu yabancı hayranlığının sonunu getirecek bir olaydır.
* temelinde daha çok bir başkasının yükselmesini çekememek olan hayranlıktır. hani bilinen bir fıkradır, cehennemde her kazanın başında bir zebani, çıkmaya çalışanın kafasına vurur, türklerin olduğu kazanın başında ise kimse yok, çükü zaten biri çıkmaya çalışınca diğeri aşşağıya çekiyor.
yabancıların başarılarını belki de bu yüzden kolayca hazmediyoruz, çünkü bizim için bir tehdit oluşturmuyor. ama kendi insanımızın başarısını küçümseyerek kendi başarısızlıklarımızı saklamaya çalışıyoruz.
anlamlandırmakta güçlük çekilen çok uç seviyelere ulaşmış bir yabancı hayranlığı söz konusu, hayranlık duymayanlara da gavur anlayışlı, ırkçı, türklük aşığı diye nitelendirmeler yapılıyor.türk değil de başka bir milletten olsaydım yabancı hayranlığım olurdu o da türklere sahip olduğu kanın kudretini, kıymetini bilen türklere duyulacak hayranlıktan bahsediyorum.mustafa kemal atatürk gibi
nesilden nesile geçmiş adet, gelenek, göreneklerinin olmayışı,ayıp, ar, namus gibi kavramlardan habersiz oluşları, ebeveynlerin özgür çocuk yetiştiriyoruz deyişiyle saldım çayıra çocuk büyütmeleri, ana- babaya, ataya, büyüğe saygı gibi kavramların olmayışı,modernlik çağdaşlık adı altında yapılan envayi çeşit hal davranışıda sadece hayranlık yetmez diye düşündüklerinden olsa gerek batılılık adı altında kendilerine montelemeye çabalıyorlar ''değerlerimiz yok oluyor'' gibi aralıklı zamanlarda yükselen seslerin çıkış yeri de yabancı hayranlığı ama taklit hiç bir zaman aslı gibi durmaz, sen ne kadar terketmek istesende değerlerini el öpmeye tüü kaka desende aslın bu.yabancılara duyulan hayranlıkla, gelişmiş teknolojilerine olan hayranlık içiçe girmiş burda karışıyor belki de.
ezik kalmış bazı türk insanlarının ironisi... hatta daha kötü bazılarının hayallerini süslemiş ahh ulan diyor şöyle moldovyaya bile gitsem taksi şöförlüğü yapsam 9000 $ maaş alıyormuş gibi ironilerle kendilerini kandırdığı insanlar..ah ulan diyor kızlar o kadar güzelki sikişmek bedava daha ironiler artıyor kocasının önünde sikişiyormuş felan diye!!! onlarda sizi bekliyordu ! artık sıkıldım bunları dinlemekten ve bu ülke cennet dediğim kişiler...
hiç anlayamadığım, sinir olduğum bir durumdur. Genellikle en ufak esprilerine büyük bir kahkahayla gülünür. Onlara Türklerden, türk yemeklerinden bahsedilir, burayı sevdin mi ,ne sevdin, ne kadar sevdin, ne zaman döneceksin gibi naçizane sorular sorulur.
genlerimizde var olan pısırıklığın bir sonucudur. biz yapamayız gavur yapar anlayışı her alanda mevcuttur. tembelliğimize bahane de denebilir. nasıl olsa biz yapamayız ve yaptığımızı da kimseye beğendiremeyiz, o zaman neden uğraşalım ki nasıl olsa gavur yapmıştır.
sadece türk insanında bulunan temelsiz bir hastalıktır. bilimde edebiyatta ve her alanda yabancı hayranlığı vardır nedense.
bu da bizlerin gelişememesi için yeterli bir neden.
tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de kendi kültürümüz ve geçmişimizden ziyade yabancı hayranlığının ne kadar yüksek olduğunu anlatma çabalarından birisidir.
che yi yakışıklı bulup, ideallerini bilmeyen ve başında, göğsünde onu temsil eden bir genç görürsünüz sokakta,
yada bir yabancı futbol takımının amblemi veya messi, ronaldo gibi futbolcuların isimleri formaları bağrına basılarak dolaşırlar.
usa bayrağı t-sirtlerinde dalgalanırken kendi bayrağını ığğğ gören...
evet özgüven yerine çok güzel özçekim yapıyor kızlarımız, oğlanlarımız...dudakları balık yutmuş gibi gösterirken...
yabancı mankenlerin isimlerini ezbere bilip altında üstünde bağırttırmak sevdalısıyken, gel gör ki halen bekaret konularının müdavimleridir her zaman...
yani kendine saygısı olmayan bir toplum ve özünü bir tek osmanlı ya, islam a bağlamış bir gelenek...
aynı pilavı yediriyorlar bize yağını değiştirmeyerek, mideniz bulanmadı mı halen?