osmanlı hanedanında çoğu padişahın tercih ettiği gelinlerdir. bu gelinlerden bazıları ismini ve dinini değiştirip müslüman olmuş, bir kısmı sadece dinini değiştirerek ismini korumuş, sayısı çok az olan bi kısmı ise ne ismini ne de dinini değiştirmiştir. bunca şeyi neden yazdım bilmiyorum. ama öle.
aboov, gören de canlı çekiyorlar zannedecek. *
--spoiler--
bir de yine format değişikliği var, folloş kelimesini kullanmıştım daha önce,
bu hafta üç yeni eleman ve annesi arasından yeni bir tane içeri girecekmiş, bir de yabancı gelin sokun, ne olur, bir daha izlemeyeceğim yoksa bak! *
edit: programın tercümanı tek kelimeyle harika,
özellikle şuanki program için farkettim de, tercüman çevirirken hissediyor, aman allahım, akvilina ağlıyor, tercüman da ağlıyor, biz de burda ağlıyoruz, ühü. *
model, fotomodel, film yıldızı olan gelin adaylarımızın damat adayları ile evlenmiyecegi kesin ama kişi başı 3000 euro aldıkları yazıyor yarışma sitesinde. o para için bir kaç ay o evde kalıyorlarsa tek sebeb reklamın iyisi kötüsü olmaz dır. lorraine partide bikinisini çıkardıgı bir gecede o parayı alır zaten. http://www.magazinkolik.c......lorraine--ciplak-model
ve çakma amerikalı guelioussia da bir fotograf çekiminden o parayı alır.
bu şey gerçek mi diye sorgulatan programdır. onca daş gibi hatun ve bizim öküzler... insan nerede hata yaptığını anlar gibi olur bu programı seyrederken.
mesela nanokimya master'ı yapan, müthiş bir zekaya ve ortalama bir tipe sahip kafacan ile nöroloji alanında ihtisasını sürdüren şişman, sivilceli topaknur her nasılsa sevgilidirler. bunların nasıl çıktığını anlamak zor değildir tabii. kafacan inanılmaz içine kapanık bir çocuktur ve ülkemizde erkek kısmısında akıldan ziyade baltalığın prim yapmasından mütevellit kendisine ilgi gösteren ilk ve tek kız olan topaknur'la hayatını sürdürmektedir. kafacan ve topaknur bir gün televizyon karşısına geçip yabancı gelin'i seyretmeye karar verirler. programın ortalarında bir yerlerde allah'ın öküzü, manisalı üzüm tüccarı rüstem özdadaşlar isimli şahsın daş gibi ukraynalı helena verenova ile dünya evine gireceğini gören kafacan, ağzı 2 karış açık, kafasını yavaşça sağa çevirip topaknur'a bakar, sonra televizyona doğru çevirip helena'ya... bir yerde hata yaptığını anlar. acaba kafacan'ın hatası nedir?
Her ne kadar mantığa aykırı, yoz kültürün ürünü, kusmuk bir proram gibi görünsede,
Yabancı gelin ''Almirena'' realitesi ile (tarafımdan) taşlanmaktan kurtuluyor.
*Böyle böyle insanların beyinlerine giriyorlar.
şöhret tutkunu insanların istila ettiği son ucuzluk. birkaç ay, öğleden sonra ve magazin programlarına malzeme olarak pompalanıp, unutulacak insanların ünlü olma umudu. koyarlar bunların cebine üç beş kuruş, yalandan olay çıkartıp, kokuşmuş dünyanın magazin programlarında izletirler.
formatta değişiklik yapa yapa folloş etmiş yarışma, anlamıyorum artık sözlük.
--spoiler--
zaten felsefik hasan da gidiyor bugün, kimin kavgasını izleyeceğiz, neyse almirenaya bakar bakar iç geçiririz. *
hatıra olarak, bizim elemandan geliyor o zaman: "yu kent spik ebat may aunt, okeyy, nevır"
--spoiler--
yarışmaya katılan yabancı gelin adaylarının katılma amaçlarını bir örnekle açıklayayım. örneğin star ana haber'de bir haber çıktı diyelim pirinç kanserin çaresi diye ne olur pirincin fiyatı bir anda 2 katına çıkar di mi ? pirinç aynı pirinç ama star haberde haberinin çıkmasından sonra fiyatı arttı. anladınız siz onu. hadi gelinleri anladık da damatların ne işi var orda onu anlamadım.
sabah 6 sularında televizyon sesiyle uyumak için kanalları gezerken gözüme takılan bir türk televizyon fenomeni.. allahım delirdim yeminle.. o hatunların yanında ne işi var o adamların? hayır ben de öyle ahım şahım bir şey değilim, 3 ayda kıçıma tekmeyi vuruyorlar da bu evdeki elemanlar çok fena be abi! aşktan meşkten soğuturlar vallahi adamı..
ayrıca dün görüp kanımın donmasına sebebiyet veren bir diyolağu da aktarmak isterim.. evden bir erkek arkadaş sanırım yavuklusuyla duygusal bir diyalog içinde:
erkek: sen benim neyimsin?
hatun: neyinmişim? (ki bu kız yabancı.. yemin ederim benden güzel türkçe konuşuyor..)
erkek: sen benim özelimsin.. sen benim sorumluluğumsun.. sen benim geleceğimsin..
daha fazla devam etmeye hacet yok sanırım.. dumurlara uğradım.. şu an yok ama burdan ilerleyen zamanlarda sevgilim olabilme ihtimali olan hanım arkadaşa seslenmek istiyorum, belki okur; ''hayatım bu cümlelerden sonra sakın benden aşklı meşkli sözler bekleme.. kelimelerim bitti yemin ediyorum..''
çok garip bir yarışma. öyle böyle değil. ülkemdeki yabancı hatun sevdasının tavan yaptığı eğlenceli diyemeyeceğim eğlence amaçlı formatı bozuk garip yarışma. abi bana ters böyle yarışmalar ya. tipleri merak ettiğim için başladığı günlerde bir kere rast gelmem sonucu kısa bir süre zapping yapmayı engelleme suretiyle uzanıp izlemiştim. işin aslı zaten uzanıyordum. 15 dakika seyrettim o da reklamlar dahil. o kadar. bu yarışmaya bu kadar uzağım anlayacağınız. ama şunu söyleyebilirim, bir insan koca g.tlü olup bir de düşük bel pantolon giyiyorsa, hele bir de kaynana adaylarına kahve servisi yapıyorsa ortada çatal var demektir. abi abartısız çatal gördüm ya. hani çok abazan bir bünye değilim. hatta o kareyi gördükten sonra bir süre erkekliğimden uzaklaştım. o kadar söylerim, gerisini siz anlarsınız.
özetle hakaten garip bir yarışma. garipliği bu yarışmada yarışmacı insanların olması. mantık hatası içeren bir cümle gibi dursa da ben kimse başvurmaz diyordum ama başvuranlar çıktı.
anadolunun muhafazakar köşelerinden gelip , 70 milyon önünde karıları sıkıştırıp , zırt prt öpüp koklayan heriflerin , yabancı hanımları eş diye seçtiklerinde , döndükleri kasabalarında ne edeceklerini düşündüğüm yarışma . hepsinin sonları ata gibi olacaktır , hem şöhret , hem de eşlerini taşıyamamanın verdiği ağırlık fena yapacaktır yarışmacıları.
sonra benim oğlum basın şehidi oldu diye ağlamasın , oyyy gelinim gelinim diye yalakalık yarışına giren anaları.
programdaki damatların ölürüm türkiyem türküsünü yabancı gelinlere söylettiği programdır. gerçi beş dakika önce yarini, evleneceği kadınını yetmiş milyon önünde diz çöküp alkış çalarak dansöz gibi oynatmaları da takdire şayandır. helal olsundur. acaba bu ülkede rol model olan onlar mı yoksa muhalifler mi diye derin düşüncelere daldırmıştır beni.
bir grup erkeğin aynı anda ağladığını gördüğüm hatta birinin bişeyler anlatmaya çalışırken anladığım kadarıyla bir aşk yarası mıdır nedir her 10 sn de bir ağlama krizine girdiği akıllara zarar gelin kaynana varisi olmaya aday yarışmadır.
semra kaynana vari kayınvalidelerce tabir-i caizse ağızlarına edilen gelinlerdir. evet evet, aynen öyle.
bir amerika'lıyla kazakistan'lı mı ne var, az daha saçları başları yolunuyordu bu ikisinin geçen. vallahi korktum. iğrendim o kadınlardan. bu ne pisliktir? insan para uğruna bu kadar maymun olur mu? sanki o yabancı gelinleri de "gelin" diye alacaklar, bağırlarına basacaklar. kim inanır buna? yalancı bir aşkın üzerine evlilik yapıp, biraz tv'lere çıkıp, biraz gündeme gelip, biraz da parayı alırız umuduyla kendilerini maymun ediyorlar oralarda. yazıklar olsun diyorum, başka bir şey demiyorum.
geçen haftaki programda az önce bahsettiğim, cadı modunda bir kaynana tarafından ağzına edilen kızla, tipi pek tekin gelmeyen bir türk gencinin yaşadığı "aşk"(!) anlatılıyordu.
aynen şöyle:
kahramanlarımız deniz kenarına gitmişler, çekimler yapılıyor, sarmaş dolaşlar, fonda romantik müzik, aşıkız, seviyoruz sahneleri vs.
"çiftimiz birbirlerine ilk görüşte vuruldular" başlıkları görüyoruz.
birkaç saniye sonra da bu ikisini aynı kıyafetler içinde, aynı mekanda tekrar görüyoruz; bu sefer suratları asık, birbirlerinden uzakta oturmuşlar, denizi izler karizmatik(!) ve hüzünlü bakışlar fırlatılıyor falan. neymiş efendim? aşklarını bitirme kararı almışlar. neymiş? ayrı dünyaların insanlarıymışlar. allah'ım sen akıl fikir ver.
ayrı dünyaların insanlarıysanız, o programda işiniz ne? öyle bir programa ikiniz de katılıyorsanız, dünyanız neden ayrı olsun???
neyse; sonra kızımız tekrar eve geliyor, kameralar çekiyor; bakılıyor ki, yatağına girmiş, yorganının altında ağlıyor "onu çok sevmiştim, böhüüüüüüü" şeklinde depresyon modunu görüyoruz.
bu kadar ucuz olabilir mi evlenmek, sevmek, aşk yaşamak, hoşlanmak bile?
allah sizin belanızı versin!
bir de sema öztürk oraya hiç olmamış. böyle saçmalıklarda görmek istemiyorum kendisini.
bir ebru akel olma yolunda ilerleyebilme ihtimali korkutuyor.
televizyon programları artık bu bukadar sıçar dedirtiyor. yarım saat kadar izledim izlemez olsaydım erkekliğimden utandım allah belamızı versin dedim...
sayısının kaç olduklarının bilmediğim kızlar-erkekler. erkekler kendilerine eş bulmaya gelmişler birde anneleri ile beraber. 'allah belanızı versin' nasıl insanınsınız, nasıl erkeksiniz siz boyunuz posunuz devrilsin. yakışıklı adamlarsınız eliniz yüzünüz düzgün neden kendinizi rezil edersiniz böyle programlarda. bir gün ona bakarken ertesi gün başka kıza yazılıyorsun erkek misiniz be. hele anneler tam bir manukyan rolunu oynuyorlar.
hadi onu bunu geçtik, katılmışsın o programa barı godoş olmayın lan. bugün x'in takıldığı kıza yarın y takılıyor. kızlar bir ona bir başkısana iş atıyor. aslın da içlerin de okadar güzel kızlar varki bir melek misali kala kala orada ki erkeklere kalmışlar medet umuyorlar. yazık orada ki erkekleri, erkek olarak görüyorlar.
kısacası bende de suç var açıp izlemişim benim gibi kaç kişi daha izlemiştir. bizim gibiler olmasa böyle programlarda olmaz asıl suç bizler de...
valla bu yabancı kızların işi çok zordur. bakire olma ihtimalleri yüzde 0 dır. bu tür kızları sırf mala vurmak içinmi yoksa evlenmek niyeti ilemi alırlar belli değildir. çok yabancı kız tanıdım biri bile temiz çıkmadı. bir de bu ülkeye yabancı bir gelirse bizim milletimiz orospu gözüyle bakar. ayrı bir sempati duyar. sanki o kızla evlenen adamda çok namuslu biriymiş gibi davranır. zamanında tanıdığım biri vardı. rusyada o kadar çok karı düdüklemişki, sapık ve frengi hastası olacak diye gerisin geri dönüp hemen evlenip ebesinin çorabını görmüş. yinede laleliden bir türlü kopamamış. dikkat etmek lazım. milletimiz hem çok dindar, hem çok çapkındır. ne tam müslüman ol, ne tam kafir misali
--spoiler--
yabancı gelinlerin oylaması sonrası editi: yarışmada maria'nın da almirena'nın da hasan'ı elemek istemesi üzerine cuk oturan bir deyiş vardır, bilirsiniz: 4 s kuralı, anladın sen onu.
--spoiler--
--spoiler--
hasan: baktım ki imkansız, benden soğuması gerekiyordu, soğudu.
--spoiler--
an itibariyle programda yaşanan duygu patlamasında, ciddi ciddi hissetim elemanın konuşmasını, samimiydi, hem düşünsenize, bir kız size "sen benim kardeşime benziyorsun, biz kardeş gibiyiz" demiş, ne yaparsın, içinde saklarsın, kendinden soğutursun, anlamamışız üstadım, yargılamışız, bırakın ulan.
edit:bunlar burdan çıkınca hiç biri birbirleriyle evlenmeyecek, kesindir, elemanın konuşmasında sadece felsefeyi anlamaya, duyguyu almaya çalıştım da, ya..herneyse..
