yabancı futbolcu transfer politikası

entry5 galeri0
    ?.
  1. Takimlarimizin acizligini ve para sacma politikasiyla ancak aciklanabilecek yabanci futbolcu ithalidir.

    mehmet demirkol un asagidaki yazisi da durumu gayet ozetler:
    --spoiler--
    Matteo Ferrari tanınmayan bir oyuncu değil. italya Ligi'ni ucundan, kenarından takip eden herkes genç yaşında Inter ve Parma'da nasıl olduğunu, sonra kısa ingiltere ve Roma macerasını bilir. Son olarak da Genoa tabii ki. Bu sürede onun çok iyi bir sezonunu hatırlayan var mı?
    10 senelik kariyerinde tam 6 kez serbest kalarak transfer yapmış bir oyuncudan bahsediyoruz. 7 yıldır ona bonservis ödenmiyor. Ona bir kez bonservis ödenmiş (1 milyon euro). Şimdi bundan tam 7 yıl sonra Ferrari için Genoa kulübüne 3 ila 5 milyon euro bonservis verecekler.
    Verecek olan Genoa'nın elemesine ulaşamadığı Şampiyonlar Ligi'nin vizesini şimdiden cebine koymuş olan Beşiktaş. Geçen yıl aynı ligden yine bir sıra oyuncusu olan Zapo'ya 4.5 milyon euro verip, şimdi onu Bursa ya da Antep'e kiralamak için çırpınan şampiyonumuz.
    Şimdi Zapo'yu, Antep'e göndermek için harcanacak paraya ve çabaya ihtiyaç var. Ferrari'yi değil eşini ikna etmek gerek. Eşine televizyon programları ayarlamak lazım. Ferrari gelecek, muhtemelen dilimizi öğrenmeden gidecek, ama eşi ilk günden TV programı yapacak.
    Hiç uzatmadan söyleyeyim. Bu utanç verici bir durum...
    Poulsen için dökülen ter kadar utanç verici. Lincoln'e katlanılan bunca zaman kadar utanç verici.
    Peki bu neden oluyor?
    Sıradanlığı aşamamış, Avrupa futbolunun vasatında dolaşan bu oyuncular için harcanan bunca para, bunca çabanın sebebi ne?
    Avrupa'nın en genç ve en çaresiz nüfusundan haldır haldır dünyaya oyuncu yollayan bir sistemi kurmak yerine, Ferrari’nin eşini ikna etmek zorunda kalmak nasıl bir utançtır.
    Ben utanıyorum. Vassell'i, Anadolu'nun en büyük seyirci ve şampiyonluk potansiyellerinden biri olan Ankaragücü'ne karşılayış şeklimizden utanıyorum.
    Türkiye Şampiyonu'nun başkanının, italya'nın en sıradan savunmacılarından birinin eşini ikna etmek zorunda kalmasından utanç duyuyorum.
    Dostlar! Bu kadar çaresiz ve bu kadar iş bilmez olmak kolay değildir.
    Çünkü bu olup biteni yapmak, cehaletin üzerinde, bundan başka bir boyutta olmayı gerektirir. Gökhan Zan, ibrahim Kaş'ı bu kadar kolay kaybetmiş, Diarra'ya hiç dayanamamış, Cisse'yi küstürmüş olmak, ancak böyle mümkün olur. Zapo'yu, Sivok'u değerlerinin 5 katına alıp, sonra kurtulmak için bunca uğraş vermek de!
    --spoiler--

    (bkz: darius vassell in ankaragücü ne transferi)
    (bkz: vassel e gösterilen ilginin alay konusu olması)
    (bkz: beşiktaş ın 2009 2010 sezonu hazırlıkları)
    1 ...
  2. ?.
  3. küresek kriz döneminde kimsenin anlam vermediği 7-10 milyon euroluk transferler yapıldığı politikadır.

    yazık günah.
    0 ...
  4. ?.
  5. yabancı futbolcu söz konusu olduğunda paranın önemli olmadığı politikadır.paralar çar çur edilir.değersiz futbolcuda olsa para önemsizdir yabancı olsun yeter.

    (bkz: daniel guiza)
    0 ...
  6. ?.
  7. 3 buyuklerin ulkemize getirmek icin buyuk meblaglar odemek zorunda kaldiklari eylemdir. aslinda para kazanmak, konfora uzanmak avrupada top kosturmanin kisa yolu olarak gorulebilcek bir ulkeyken, halihazirda avrupada boy gosterebilcekleri uefa kupasi, sampiyonlar ligi varken hala nazlanmalari (!) ile artan degerleri karsisinda kesenin agzinin acilmasidir. sonucta haketmeyen ama oynamayan bir futbolcu kazanmis oluyorsunuz.

    ornek besiktas, ornek fenerbahce, ornek galatasaray. son 5 senede odedikleri bonservisler ortadadir.

    Bu ara yasanan yabanci futbolcu transferlerinde odenen dudak ucuklatan paralarin hakedilmedigine sadece sozluk yazarlarinin degil artik futbol yazarlarinin da oldugunu gosteren bir yazi asagidadir.

    --spoiler--
    Andre dos Santos'un bilinen bir önceki bonservis ücreti 400 bin euro. Cristian Baroni'nin 350 bin. Bundan önceki kulüplerinden aldıkları yıllık ücretlerse bu rakamların da altında

    Bu rakamlar yüzde yüz doğru olmayabilir. Çünkü Brezilya'da da bizimkine benzer şeffaflıktan uzak bir ekonomik hal mevcut. Ama üç aşağı beş yukarı rakam bu. Onun da ötesinde Dos Santos'un bonservisi kaç kişinin elinde, Fenerbahçe verdiği parayla 26 yaşındaki oyuncunun bonservisinin kaçta kaçına sahip oldu, bunları çok bilmiyoruz.
    Bildiğimiz şu. Bu iki oyuncu, hem maaş hem de bundan önceki bonservislerinin 10 ila 20 katı fazla paraya transfer edildi. Zaten açıklamaları da dürüstçe bu yönde: "Öyle bir teklif geldi ki, hayır diyemezdik!"

    Peki bu durumun genel mantığı nedir?
    1-Ülkeye oyuncu getirmek zor ondan fiyatlar artıyor. Kabul.
    2-Üç büyükler büyük markalar. Bu yüzden bir Chelsea efekti oluyor. Yani bir oyuncunun gerçek değeri var, bir de üç büyükler değeri. Tamam! Buna da eyvallah.
    Ama işte burada kritik soru devreye giriyor. Bunun futbol, şov, başarı ve konfor karşılığı var mı?

    Geçen yıl Bülent Timurlenk acetobalsamico adlı blokunda 3 büyüklerin maçlarını seyretme maliyetlerini çıkarmıştı. Sonuç çarpıcıydı. Liverpool'u seyretme maliyeti Galatasaray'ı seyretme maliyetinden ucuzdu.

    Yani Fernando Torres ve banko Şampiyonlar Ligi yarı finalinin maliyeti, oynamayan Lincoln ve UEFA'da sıradan bir performanstan ucuz. Chelsea efekti böylece kadük kalıyor.
    Konfor açısından zaten bir şey söylemeye gerek yok. Kadir Has ve Saracoğlu dışında keyifle gidilecek yer yok. inönü benim için hep keyiflidir, ama konfor olmadığından yıkılıp yeniden yapılmak isteniyor.
    Ve Bülent'in verilerine bakarsan buralarda maç seyretmek Liverpool'u seyretmekten pahalı.

    Hadi maça gitmedin, evde iki dekodere ödediğin de, ingiltere'dekinden pahalı.

    Futbolun istenen seviyede olmayışının da temel sebebi zeminler. ispanya milli takımının golcüsünü alıyorsunuz. Verdiği ilk röportajın ana konusu zemin kalitesizliği.
    Şova gelince. Seyirci paraya, aile bütçesini tehdit etmesine rağmen kıyıp maça gidince şov oluyor. Gerisi hikaye

    Yani bu da korkunç bir kısırdöngü

    Dolayısıyla bu ülkenin futbolu, oyun, şov, başarı ve konfor açısından bu para etmiyor. Bu oyun bu kadar etse, bu ülkede doğmuş oyunculardan sadece 4’ü Avrupa sahnesinde olmazdı. Galip Öztürk geçen hafta Sabah'ta yazdı. Tuncay'ın durumu belirsizliğini koruduğuna göre bu yıl büyük liglerde oynayacak sadece bir oyuncumuz var, ibrahim Kaş. Onun da geleceği belli değil.

    Yani ortada koskocaman bir balondan başka bir şey yok.

    Yine canınızı sıktım, biliyorum. Bu futbolun boş zamanında Ferrari muhteşem, Cristian 10 numara, Keita fevkalade demem lazım belki de.
    Ama umuyorum bunları artık aklı başında kimse yemiyordur. Ve bunları bugün konuşuruz ancak. Yarın ligin çekişmesiyle uğraşacağız.
    Bu konuyu artık kapatıyorum. Son 2 aydır yazdığım tüm yazılarda tekrarladığım gibi bu bir umutsuzluk yazısı değil. Çünkü çözüm kolay. Hem de çok.
    Yeter ki niyetlenelim.
    --spoiler--
    1 ...
  8. 1.
  9. (#5644935), (#5651940), (#5656485) entrylerinde, farklı konularda bahsi gecen olay hakkında biraz yorum yapmuştık. Bu entrler ışığında olayı biraz daha irdelemekte bir beis görmüyorum, çünkü türk futbolu adına gerçekten çok ciddi bir konu...

    öncelikle altyapıyı öldürdüğümüz gerçeğini kabullenmek zorundayız. paf takım oyuncuları yalnızca hazırlık kamplarında 15-20 dakika oynayan ve göz boyamaya yarayan piyonlar oldular... bugün emre çolak ve niceleri paf takımdan geldiğinde "yeteri kadar kuvvetli değil!" yaftası yiyor! aslında burada kulüp kendini ele veriyor. bu çocuğun kuvvet eksiği varsa bu baştanm aşağı alt yapının suçudur. tekniği yetersiz dersin, oyun zekası zayıf dersin, bunlar yetenektir, kazanılmaz ama kuvvet kondisyon hocanın futbolcuya verdiği bir özelliktir. demek ki adamı çalıştırmamışsın...

    amatör ve profesyonel alt yapıların hali, amatör futbol federasyonunun davranışları, amca dayı ilişkileri, profesyonel alt yapıların amatör takımların yetenekli futbolcularını "çalmaları!" sonucu işler bu noktaya geliyor... 8 sene beşiktaş alt yapısında oynayan, minikten süper genç'e kadar here kategoride forma giyen bir oyuncu yaşı dolduğunda kulübün kapısının önüne konursa, bunu kime nasıl açıklarsınız... madem bu kadar yetersizdi, neden 8 sene bu çocuğu altyapınızda barındırdınız. okulundan oldu, meslek öğrenemedi... bunun gibi niceleri var, gençliğini profesyonel alt yapıda geçirip, yaşı dolunca kapının önüne konan... hiçbir yönlendirme yapılmadan "kendine kulüp bul" denen...

    burada sorulması gereken, "neden para harcıyoruz?" değil, "neden para kazanamıyoruz?" sorusu olmalı. irdelemeyi çok yanlış yerden yapıyoruz...
    (#5689602) 'de bahsedildiği gibi, kulüpler taraftarın sırtına yüklenmiş, kimisi kara para aklıyor, kimisi olmayan paraları harcıyor...
    paranın geri dönüşü yok, sportif başarı yok denecek kadar azken (fenerbahçe'nin çeyrek finali ve galatasaray'ın 2 sezonluk başarısının dışında istikrarlı bir başarı yakalanmış değil!") herkesin ciddi şekilde yanlışı araması lazım... aslında yanlış göz önünde sadece yanlışı kabullenip düzltmeye çalışmak lazım...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük