en iyisi ve en cabugu ogrenmek istedigin dili konusan bir kiz/erkek arkadas yapmak... arkadas etrafimda bir takim insanlar var insanin kafayi yiyesi geliyor... (kucumsemek icin soylemiyorum) turkiyenin batisina cok uzak yerlerde dogup buyumus, yas olmus 35, bu kisiler bir sekilde yurt disina cikiyor ve nasilsa bir hayat arkadasi buluyor ve birkac ay icerisinde adamlar sakir sakir konusuyor aga. bu adamlar benim arkadasim ve arkadasimin arkadaslari... sehir efsanesi anlatmiyorum yani ben bu adamlarla oturup icki iciyorum o kadar...
niye kimse yazmamış lan?! tabii ki en iyisi oyun oynamak. ama görevli falan olacak. sen o görevi anlayıp da gerçekleştirene kadar öğrendiğin kelimenin haddi hesabı olmaz zaten. bir de görevi youtube'da izleyip, forumlarda biraz araştırınca karşına 1000 kelimelik çok da akademik olmayan bir essay yazacak bir insan çıkıyor. oyun oynayın lan. araştıra araştıra 14 yaşında kendi başına ingilizceyi söken kuzenim var. wow falan da iyidir bak.
öğrenmek için en gerekli şartlardan biri uygulamadır. ingilizce konuşabilmek için belli bir temele sahip olduktan sonra konuşacak muhatap bulmak iyidir. yazma ve okuma konusunda sosyal medya gayet iyidir aslında. facebook, twitter kullanıcıları örneğinden yola çıkarsak; ingilizce ve aktif yorum yapılan sayfalarda kendinizi sınayın ve direk bir kişiye sorular sorun ve cevaplardan yola çıkarak kurduğunuz cümlelerdeki hataları gözden geçirin. twitterda ingiltere gündemi veyahut amerike gündemini seçin ve tt olan başıklardaki yorumları inceleyin. zira twitter bu konuda iyidir. kısa soru ve izah cümleleri öğrenmek için iyidir.
if it's possible, git chatroulette gibi yerde hemcinsinle muhabbet et anasını satayım. cebinde para var ise internette online ders veren amerikadan hocalar var. aç camı konuş sabaha kadar. çekinecek bişey yok parasını vermişsin kardeşim aklına geleni söyle.
kendi kendine konuşurken cümlelerini ingilizce kurmaya çalış. çık eminönüne etrafa bakınan turistlere yardıma ihtiyacı olup olmadıklarını sor. anlamadıysan tekrar sor. yine mi anlamadın bilmiyorum de geç.
en ucuzu ve pratiği sanırım internetten amerikan dizilerini takip etmek. neden film değil de dizi dersek; dizilerde konular filmlere göre daha çok yayılır. yani muhabbet bol olur doğal olarak. her ne kadar bizzat gidip birebir muhabbet kurmak gibi olmasa da emin olun çok faydası olacaktır.
- turist mi gördünüz konuşun, bir şekilde konuşmaya çalışın, tırsmayın emin olun ki, sizden çok daha iyi değildir; iyi olsa bile küçümsemeye çalışacağını sanmıyorum, pratik olsun.
- film mi izlediniz netten ya da herhangi bir yerde, dublajlı olmasın mesela, illaki kulak dolgunluğu olacaktır, o kelimenin ya da diyaloğun farklı hızlı ya da yavaş, ne bileyim aksanlı telaffuzlarına denk geleceksiniz.
- evinizde uydu varsa açın uyduyu, öğrenmeye çalıştığınız ya da ilginizin olduğu dillerin zibilyon tane kanalı var, açın bir tanesini yayınlanan programda geçen konu ile ilgili fikir yürüttüğünüzde illaki ne konuşulduğuna dair bilginiz olacak, küçük bir altyapınız da varsa, duyulan kelimelerde ''aa, ben bunu biliyorum lan!'' dedikçe, konuşulan daha da ilginizi çekecek, daha fazla kelime yakalayıp, bu sefer diyalogları çözmeye çalışacaksınız.
ama ne olursa olsun diğer yandan da, altyapı için az da olsa gramer bilgisi gerekmektedir. bu da genellikle, öğrencinin ya da dili öğrenmek isteyen fertin çabası, algıları, yetileri ile doğru orantılıdır. yani kısacası dili öğrenmek kişiseldir.
ingilizce için, en az 6 ay ingilterede yaşamak, kesin çözümdür. şapidak Boğaziçi mezunlarına para kaptırmayın. tr de harcayacağınız para ile ingiltere de harcayacağınız para arasında çok fark olmaz, ayrıca aksanlı bi diliniz olur.
hikaye kitabı okumaya başlamak iyi fikirdir. bir de kullanmak. kullanmayınca "abi anlıyom ama konuşamıyom" diyen tiplerden olusunuz.
ha bir de kimse dememiş, dil dile değmeden dil öğrenilmezmiş. *